Aziz ŞEKER: Bize kısaca kendinizi tanıtır
mısınız?
Oğuz POLAT: Adli tıp Öğretim üyesiyim. Şiddet konusunda özellikle çocuğa
yönelik şiddet konusunda akademik çalışmalar yapmaktayım. Sokak Çocukları
Rehabilitasyon derneği ve Çocuğu İstismardan Koruma ve Rehabilitasyon
derneklerinin başkanlıklarını yürütüyorum. 1995’den beri UNICEF danışmanlığı
yapmaktayım. Aynı zamanda çocukla ilgili sivil toplum kuruluşlarını bir
araya getiren işbirliği ağı olan Çocuk Hakları Koalisyonunun
koordinatörlüğünü yürütmekteyim. Bu konularda yayınlanmış olan çeşitli kitap
ve makalelerim bulunmaktadır.
Aziz ŞEKER: Yaşadığımız yüzyılın en masum varlıklarından yola çıkarak
şekillenmiş bir toplumsal sorun; sokak çocukları… Sokak ve çocuk kavramları
ne anlam ifade etmeliyken olumsuz bir yönelimde bir araya gelebiliyor? Hangi
nedenler sokakta yaşayan ve çalışan çocukların toplumsal gerçeklik içinde
yer edinmesini tetikliyor?
Oğuz POLAT: Bunu 2 başlıkta değerlendirmek doğru olacaktır. İlki global
nedenler dediğimiz toplumsal boyuttaki global olaylardır. Bunların başında
yoksulluk, iç göç ve nüfusun aşırı artışı gelmektedir. Bir de bireysel
nedenler vardır ki bunların başında aile içi şiddet yaşanması gelmektedir.
Aile içinde şiddete ki bu fiziksel şiddet daha yoğun olmak üzere cinsel
şiddeti de kapsamaktadır; yaşayan çocuk sokağa kaçmaktadır. Sokaktaki yaşam
ise hep aynı aşamaları kapsamaktadır. İlk aşama kendini yakın bulduğu
çocukların arasına katılarak çetenin bir elemanı olmaktır. Sonraki aşama ise
suça itilmektir. Suç işleyen çocuk daha sonraki aşamalarda bunun sonuçlarını
yaşamaktadır ki bu sonuçların hepsi de dramatik sonuçlardır. Bu arada fuhuş
için kullanılma, organ mafyasının eline düşme, kap-kaç çetesi elemanı olmak
gibi olasılıklar da bulunmaktadır. Tümüne yakınının madde bağımlısı olduğunu
belirtmek gerekmektedir.
Aziz ŞEKER: Dünyada bu olgunun seyri ne? Türkiye’de durumu nasıl
değerlendirebiliriz?
Oğuz POLAT: Dünyada belli bir bölgede ki bu Latin Amerika ülkeleridir; sokak
çocuklarının görülme oranı her zaman çok yüksek seyretmektedir. Ayrıca Arap
toplumlarında, Afrika ülkelerinin bazılarında yüksek oranda sokak çocukları
görülmektedir. Plansız şehirleşme, göç, kırsal kesimden kente akış bu olayı
tetikleyen faktörler olmasına karşın yoksulluk temel nedendir. Nüfus artışı
kontrol edilemediğinde ilk fatura hep çocuklara çıkmaktadır. Dünya ekonomik
kriz yaşadığında sokak çocuklarının sayısı da artmaktadır. Türkiye’de aynı
şekilde nüfus artışındaki kontrolsüzlük ve son dönemde hükümetin nüfus
artışını destekler tutumu başta olmak üzere sayıyı arttırmaktadır.
|
Ancak en
büyük nedeni yoksulluğun cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine gelmesi
olduğunu da bir kez daha vurgulayalım. Çocuklar konusunda önlem
alınamadığında da bu artış dramatik boyutlara gelmektedir. Ülkeler içinde
büyük yüz ölçüm ve iç göç, nüfus artışındaki hızlılık, yoksulluk ve sosyal
sistemin çalışmaması yüzünden Türkiye sokak çocukları konusunda Latin
ülkelere yetişmek üzere bir konuma gelmiştir. Çok yakın zamanda Geçmiş
dönemde Mısır’da, Brezilya’da yaşanmış olan sokak çocuklarına yönelik
tepkisel toplumsal hareketlerin burada görülmesi de sürpriz olmayacaktır. |
Aziz ŞEKER: Bakıyoruz ki, sokakta yaşam birçok faktörün üst üste gelmesiyle
çeşitli toplumsal sorunlara doğru ağırlaşarak değişiyor. Konuyla ilgili
toplumsal duyarlılık ne yazık ki, istenilen düzeyde değil. Bir kayıtsızlık,
kaçış söz konusu gibi. Sürekli geleneklerin birleştiriciliğine söylem
olanakları içinde atıfta bulunuluyor, ancak pratikte toplumun o kadar da
iyileştirici yanlarının olmadığını görüyoruz. Örnek vermek gerekirse “sorun
benim değilse, bana necilik” egemen düşünce formatı. Kırılması gereken,
toplumun yüzleşmesi gerekenler neler bu süreçte?
Oğuz POLAT: Toplumsal duyarlılık dediğimiz sosyal problemlere sahip çıkma ve
onların çözümünde rol alma refleksi gelişmişliğin bir kriteri olarak
karşımıza çıkmaktadır. Ancak bizde bu refleksin çok zayıf olduğunu bir
yıldan beri sürdürdüğüm alo-imdat telefon hattında izledim. Çünkü
vatandaşlarımızın gördükleri olayları bildirmesi prensibine dayalı olan bu
hat maalesef çok ilgi görmedi. Sebeplerini araştırdığımızda bana ne, ben
ihbar edersem başım belaya girer ayrıca konu benimle ilgili değil
yaklaşımlarını gördük. Burada yapılması gereken aşamalı bir çalışmadır.
İlk
aşamada bu konular hakkında toplumu bilgilendirmek gerekmektedir. Çünkü konu
hakkında bilgilendiğinde ancak bilinçlilik oluşacaktır. Bilinç oluşan kişi
tehlikenin farkına varacak ve ben ne yapabilirim sorusunu soracaktır. Bu
soruyu sorduğunda da kendisi gibi düşünenlerle birlikte hareket edebileceği
sivil toplum kuruluşları olursa o zaman burada çözüm için bir şeyler
yapacaktır. Toplumun konuya katılımı gerçekleştiğinde ancak çözüm ortaya
çıkacaktır.
Aziz ŞEKER: Sokakta çalışan ve yaşayan çocukların sorunlarından yola çıkarak
çözüm önerileri için neler söyleyebilirsiniz? Neler yapılmakta? Neler
yapılmamakta?
Yerel yönetimlerin rolü ne düzey olmalı?
Sivil toplumun bu alanda alması gereken yerden söz eder misiniz?
Nasıl bir strateji sorunların çözümünü sağlayabilir?
Özde devlet, sivil toplum, akademisyenlere vb. doğru bir sistem anlayışının
gelişmesi bu toplumsal güç unsurlarının ne tür sorumluluklar almasını
gerektirir?
Oğuz POLAT: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu meslek elemanı
sayısının azlığından, bütçesizlikten, politik yaklaşımların artışından ve
kaliteli hizmet üretemeyişinde ve de yeni modelleri ülkeye adapte
edememekten dolayı yetersiz durumdadır. Bugüne kadar tek adres olarak
görüldüklerinden ve içine kapalı bir yapıda çalıştıklarından sınırlı hizmet
boyutunda kalmakta ve problem büyürken hizmetin artmayışı kartopu gibi
sorunu da büyütmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki temek kurum olan yerel
yönetimlerin bu konuda birkaç örnek dışında hiçbir şey yapmayışları da
problemi büyütmektedir. Modellerin sorgulanması ve modern yöntemlere
dönülmesi gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
Sivil toplum kuruluşlarının boşluktan dolayı direkt hizmet vermeye
soyunması, model oluşturma yerine hizmet vermek istemesi de bugünü
kurtarmakta ancak uzun dönemde olumsuz sonuçlara yol açacağı görülmektedir.
Çocukla ilgili sivil toplum kuruluşlarının bir an önce örgütlenme ve toplumu
içlerine alabilme konusunda farklı yaklaşımlara gereksinimleri
bulunmaktadır. Devletin de işbirliği modellerini geliştirmesi şarttır.
Problem her geçen gün şekil değiştirmekte ve uğraşılması gereken profiller
farklılaşmaktadır. Bugüne kadar bireysel suçlar ve nedenlerle uğraşırken son
dönemde farklılaşan yapıda karşımıza organize suç örgütleri, mafya çıkmaya
başlamıştır. Bunun yanı sıra çete kültürünün yerleşmeye başladığı da
gözlenmektedir.
İşbirliği kavramının geliştirilmesi ve tüm tarafların birlikte nasıl bir
çözüm sorusuna pratiğini de düşünerek çalışılması gerekmektedir. Çözüm
modeli nasıl olmalıdır sorusu ilk aşamadır.
Aziz ŞEKER: 21. yüzyıla giren Dünya eşitsizliğin de hoyratça gezindiği bir
karanlık içinde… Gelecek öngörünüzde çocukları nereye yerleştiriyorsunuz.
Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar olgusu nasıl biçimlenebilir? |
|
Oğuz POLAT: Zaman çok hızlı geçiyor. Sürekli değişken bir yaşamda özellikle informel dediğimiz kayıt altına alınamayan gruplardaki değişim ise çoğu
zaman o değişim evrimini bitirdikten sonra farkına varabildiğimiz bir
kavram. Bu konuda da bakıldığında bir yanda sayısı artan, çete kültürünün
ilk karakteristik özellik olarak ortaya çıktığı, suç olgusunun temel kavram
haline geldiği bir boyuttan konuşuyoruz. Öte yandan konu hakkında bilgilenen
insan sayısının arttığı, devlet, STK ve Akademik anlamda daha geniş hacimli
çalışmaların yapılmaya başlandığı gözleniyor. Yani herkes bir dinamizm
içinde. O zaman ülkemiz için uygun ve uygulanabilir bir Türkiye modeline
ihtiyacımız var. Hiç kimse önüne bakmıyor.
Herkes bugün bir şeyler yapmak
istiyor. Ama gereken stratejik planlamayı yaparak orta ve uzun dönemli
yapılması gerekenlere başlamak. Sadece bugüne odaklanmak değil. O yüzden bir
an önce Türkiye modelini oluşturarak çalışmaların başlaması gerekmekte.
Ben umutluyum. Çünkü sadece seyretmek ve benim yapabileceğim bir şey yok
demek yapıma aykırı. Çünkü biliyorum ki herkesin yapabileceği bir şeyler
var. Bir an önce yapmaya başlarsak iyi sonuçları da yaşayacağız.
Aziz ŞEKER: Teşekkürler Sevgili Oğuz POLAT Hocam…
|