Sosyal Hizmet Mesleği

Sosyal Hizmet Alanları

Sosyal Kaynak
Bilgiler

     


 

Burcu YAMANER

Sosyal Hizmet Uzmanı

elifburcuyamaner@gmail.com
 



Velayet Davaları ve Heteronormatif Düzenin Yüksek Yararı
 

 


Muhtemelen velayet davası ahlak davasına dönüşecek, çocuğun yüksek yararı yerine heteronormatif düzenin yüksek yararı öne çıkacak.

 

Son günlerde her yerde “ünlü birinin eski eşi” ile “ünlü başka birinin” eşcinsel ilişkileri olduğu yönündeki iddiaları bulunan görüntülerini görüyoruz. Kişiler ve ilişkileri ile zerre ilgilenmiyorum. Bu durum üzerinden prim yapanlar, homofobik söylemler ile işten atanlar, fenomen olma yolunda bol tweetli insanlarla da… Benim ilgilendiğim ve anlatmak istediğim konu çocuk!

Anne, babanın ve velayeti altındaki kimselerin hak ve ödevlerinin düzenleyen kuralların bütünü velayet hukukunu oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) velayet müessesine ilişkin hususlar 335 ila 351 maddeler arasında düzenlenmektedir. Türk Medeni Kanunu’na göre ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınmaz. Bu hakkın doğal bir sonucu olarak, çocuğun yasal bir sebep olmadıkça ana ve babadan alınması olanağı yoktur. TMK’da Madde 336’ya göre evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.

Velayet davalarında, ilgili mahkemenin isteği üzerine bilirkişi raporu mahkemeye sunulur. Hâkim rapor sonucunu da dikkate alarak velayetin kimde olacağına karar verir veya başka bir bilirkişiden daha rapor isteyebilir, takdir kendisinindir. Bilirkişi her iki ebeveyn ile yaşadıkları yerlerde mesleki görüşmeler yapar, çevre araştırması, okuldaki öğretmen ile görüşmeler sonucunda ama en önemlisi çocuk/çocuklar ile yaptığı görüşmeler sonucunda velayetin kimde kalması yönündeki kanaatini mahkemeye bildirir. Eğer ki tedbir alınması gerektiği yönünde bir kanaat oluşmuş ise bunu da ister. Örneğin çocuğun annesi ile yaşamasının çocuğun yararına olacağı ancak belli konularda profesyonel desteğe ihtiyaç duydukları düşünüldüğünden danışmanlık tedbiri kararı alınmasına, süreç sonucunda tekrar değerlendirme yapılmasına kanaat getirebilir. Bunlar vakaya özgü durumlardır ve bilirkişinin profesyonel tutumu önemlidir.


İllüstrasyon: Dwight Eschliman


Dikkat çekmek istediğim en önemli konu velayeti isteyen kişiler birbirlerinin canını yakmak isteyebilirler. Bu kişisel bir gözlem tabi ki ama taraflar birbirlerini suçlayıcı ifadelerde bulunur, size cd’ler, telefon görüntüleri göstermek isteyebilir, kendi ahlaki düşüncelerini size yansıtarak manipüle edeceklerini düşünebilirler. Kesinlikle görüntüler ile ilgilenmediğinizi, odağın çocuk olduğunu, adli mercii olmadığınızı belli etmek durumunda kalmak da bilirkişi için hoş bir durum değildir ancak yapmak zorunda kalır.

Ve para… Velayet davalarında sık sık miras, ev, araba bilmem ne konusuna odaklanan ebeveynler görmeniz kaçınılmazdır. Zira nafaka denen gerçeklik de ortanızda öylece durur zaten.

Çocuğuyla ilgilenmeyi ona Ipad alarak, en son bilgisayar oyunlarını hediye ederek çocuğu mutlu etmek sanan bir babanın sırf annenin canını yakmak için velayeti almak istediğini görebilirsiniz mesela. Veya tam tersini… “Cinleri var onun!” diye suçlayanı da görürsünüz dersem yok artık diyebilirsiniz ama bana inanın bu konuda çok ciddiyim!

Kişiler ile görüşürken “onun gayri ahlaki ilişkileri olduğunu duydum”, “benimle ilişkiye girmek istemiyordu” veya “benimle değişik tarzlarda ilişkiye girmek istiyordu” cümlelerini duymanız ise olağandır.

Siz çocukla olan ilişkilerine, aralarındaki bağa, kaliteli vakit geçirmelerine odaklanmışken bir anda karşı tarafın kesinlikle çocukla vakit geçirmediğini dinlerken bulur tekrar başa almak durumunda kalabilirsiniz.

Velayet dava süreci kriz anıdır aslında güzel yönetmek gerekir. Kişilerin öfkeleri, yaşanmışlıkları, acıları, üzüntüleri, sevgileri… O kadar yoğun ve sıcaktır ki aslında. Yalnızca yenidir genelde olay ve kazanan-kaybeden var gibi düşündürtebilir durum.

Çocuğun neler hissettiği, duruma nasıl adapte olabileceği, alıştığı düzenin bozulması, anne ve babasının düşmana dönmesi, birbirlerine karşı çocuğu kullanmaları, birbirlerini kötülemeleri… Çocuğun dünyasında neler yaşandığının ikincil önem taşıdığı durumları yansıtır velayet süreci. Babasını sevmediğini söyleyen bir çocukla bir süre konuştuktan sonra aslında annesini üzmemek için bunu söylediğini, babasını çok sevdiğini duyabilirsiniz mesela. Ne kadar tuhaftır ki çocuklar o yaşlarında yalan söylemek zorunda kalırlar. Bazen birilerini kırmamak için, bazen ebeveynlerinin kendilerini sevmesinin bu yalana bağlı olduklarını düşündükleri için.

Başta bahsettiğim olaya dönmek istiyorum yine çok istemesem de. Bir velayet davası var ve mahkemeye sunulan delil sosyal medyada dönüyor. Muhtemelen çocuk homofobik söylemlerle, toplumun ahlakına aykırı hareketlerde bulunan annesinden soğutulacak. Muhtemelen eşcinsel edimde bulunan bir kadının çocuğunun bakımını üstlenemeyeceği düşünülecek yüksek ahlaklı kişiler tarafından. Muhtemelen velayet davası ahlak davasına dönüşecek, çocuğun yüksek yararı yerine heteronormatif düzenin yüksek yararı öne çıkacak. Her iki kişiyi de tanımıyorum, kimin çocuğuyla kalmasının daha iyi olacağını da bilmiyorum. Sadece bir taraf için çok haksız bir yerden başlangıç yapıldığını ve kimsenin çocuğu bu noktada önemsediğini düşündüğümü söylemek istiyorum.

Olay kahramanı babanın zıtcinsel ilişkileri sosyal medyada dönseydi bu kadar sorun olmazdı sanırım.

Ve yine bir gün kullanılan çocuk olur, ahlak olur, eşcinsellik zaten kötüdür, kazanan genelde heteroseksüel ve güçlü erkektir, neyi kazandığının farkında olduğu bilmese dahi kazanır.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Bu makale http://www.kaosgl.org/sayfa.php?id=26284 alınmıştır.

Site ve yazarın onayı alınmıştır. Katkıları için teşekkür ederiz.

 
 
 


Yasal Uyarı , Gizlilik Beyanı ve Künye   /  sosyalhizmetuzmani.org © Bütün hakları saklıdır.