SOSYAL HİZMETLERDE
SORUN
(1975-?)
Sosyal Hizmetlerde SORUN dergisinin ilk sayısı
Ekim/Kasım/Aralık 1975 yılının üç aylık döneminde çıkarılmıştır.
Görüşmeler yaptığım meslek elemanlarının bazılarına göre bir,
bazılarına göre üç sayı yayınlandığı ifade edilmiştir. Bütün aramalara
rağmen birinci sayının haricindeki diğer sayılar bulunamamıştır.
Birinci sayıda verilen bilgiye göre dergi Sosyal Hizmetler
Mütehassısları Derneği adına çıkarılmıştır ya da o derneğin yayını
olarak çıkarılmıştır. Ancak dernekle ilgili bilgilere tüm sözel
araştırmalarımıza karşın ulaşamadık.
Sosyal Hizmetler Mütehassısları Derneği adına derginin sahipliğini
Taner Arnaz ve Mesul Müdürlüğünü Güven Etkin yapmıştır.
Sorun dergisinin ilk ve tek sayısı Ekim/Kasım/Aralık 1975 yılında
yayınlanmıştır. Derginin ücretli olup olmadığına ilişkin bir ifade
bulunmamaktadır. Derginin ilk sayısı 40 sayfa olarak yayınlanmıştır.
Derginin 1 Sayısındaki “Çıkarken” adlı uzun yazıda, dergiyi
çıkaranlara göre Türkiye’nin o dönemki durumu ayrıntılı olarak
resmedilmiş ve çözüm önerileri geliştirilmiştir:
“1975 Türkiye’si son derece kaygı verici toplumsal ve ekonomik
sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar Osmanlıların endüstrileşmemiş
ve dışa bağımlı duruma gelmiş ekonomisi ve toplumsal yapısını devir
alan Türkiye’mizin, Atatürk ihtilaline rağmen henüz çözemediği yapısal
çelişkilere bağlıdır."
“Temel Sorunlar:
“İç ve dış dinamik öğelerinin beraberce oluşturduğu günümüz
çelişkileri birbiriyle yakından ilişkili olan aşağıdaki temel
sorunları biçimlendirmiştir.
- “Ulusal kaynaklarımız yeterli olarak kullanılmamaktadır.
- “Ulusal kaynakların toplumun çeşitli sınıf ve grupları arasındaki
toplumsal dağılımı adaletsiz, bölgeler arası dağılımı is dengesizdir.
- “İstihdam olanakları sınırlıdır.
- “Ulusal gelir yetersizdir ve gelirin çeşitli ölçülere göre dağılımı
dengesiz ve adaletsizdir.
- “Toplumun çeşitli sınıf ve grupları arasında ve farklı coğrafi
bölgelerde fırsat eşitliği yoktur.
“Toplumsal Sorunların Niteliği;
“Yukarıda sayılan temel sorunların görünümleri, sağlık, eğitim, konut,
rehabilitasyon gibi pek çok hizmet alanlarında yetersizlik,
verimsizlik ve adaletsizlikler biçiminde ortaya çıkmıştır.
“Cumhuriyet Türkiye’si, batı modeline göre biçimlendirmeye çalıştığı
toplumumuzun sorunlarını çözmek için çeşitli güdüleme çabalarına
girmiştir. Atatürk devrimleri, köy enstitüleri, devletçilik
uygulamaları, tarım ve toprak reformu, çok partili demokratik sistem,
demokratik ekonomik planlama, toplum kalkınması, kooperatifçilik, halk
sektörü gibi kimi evrensel kimi Türkiye’ye özgü atılımlar böyle
çabalardır. Bu çabalar toplumsal yapımızın içindeki temel çelişkiler
karşısında, servet ve gelir dağılımı ile hizmet alanlarında görülen
adaletsizlikleri sistematik tutarlı ve devamlı bir biçimde ortadan
kaldırmamıştır.
“Bütün bu çabalar sonunda 1975 Türkiye’si örnek aldığı batı toplumunun
sınıflı niteliğine ulaşmış görülmektedir. Fakat bu sınıflı yapıya
ulaşma, öteki temel çelişkilerin görüntülerini ortadan kaldırmamış,
aksine güçlendirmiş” olduğu ifade edilerek içinde bulunduğu toplumun
genel bir resmini ortaya koymuştur. Bu genel görünümün yarattığı
sorunlar ve sorunların niteliğinin mesleğimize yansımalarını da
açıklamayı ihmal etmemişlerdir. Yazıya kaldığımız yerden devam
etmemizde yarar vardır.
“Mesleki Hizmetler Açısından Sorunlar:
“Yukarıda açıklanan toplumsal yapı nitelikleri hizmetler açısından
aşağıdaki özel sorunları oluşturmuştur.
- “Halkın sorunları hakkında bilinci ve bunlara sahip çıkma eğilimi
çeşitli nedenlerle engellenmiştir.
- “Ülkede tutarlı ve sürekli bir hizmet anlayışı ve politikası
oluşturulamamıştır.
- “Yetişmiş uzmanların nitelikleri ve nicelikleri düşüktür.
- “Yasal koşullar yetersizdir.
- “Hizmetlerin kapsamları ve dar verimlilikleri düşüktür.
- “Hizmetlerin sınıflar gruplar ve kişiler arası dağılımı
adaletsizdir.
- “Örgütlenmeler yetersizdir mevcut örgütler bilimsel ve mesleki
açıdan yetersiz yöneticiler denetimindedir.
- “Hizmet götürmeye yönelik yöntem ve teknik eğitim yetersizdir.
Eğitim kurumları ve eğitici kadro yetersizdir.
“Türkiye Koşullarında Genel Olarak Mesleki Yaklaşım Önerileri:
- “Bireyle, grupla ve toplumla çalışma teknikleri, ancak somut
gruplara, topluluklara ve topluma yönelen somut hizmetler içinde
kullanılabilmektedir.
- “Kamu yararı ve toplumsal yaklaşım, bireyciliğin önüne geçmek
zorundadır.
- “Genel ama. Hızlı bir kalkınmanın adil ve dengeli biçimde
sağlanmasıdır.
- Mesleğin Özel Sorunlarına İlişkin Çözüm Önerileri:
- “Örgütlenme ve dolayısıyla hizmet programları tek bir Bakanlığın tek
bir genel müdürlüğün tekelinden kurtarılmalıdır.
- “Sosyal Hizmetler Kurumu Kanun Tasarısı bir an önce
kanunlaştırılmalıdır. Bu kurum devlet hizmetlerini kendi aralarındaki
ve gönüllü hizmetlerde yapılacak eşgüdümün sağlanmasını, hizmetler
için gerekli fonlar yaratılmasını, taşra örgütünün kurulmasını, meslek
elemanlarının eğitim ve uygulama olanaklarının artırılmasını
oluşturacak biçimde kurulmalıdır.
- “Sosyal Hizmetler Akademisi bir üniversite bünyesine alınmalı ve
eğitimi kuramsal ve uygulamalı düzeye mutlaka yükseltilmelidir.
- “Disiplin meslek ve etkinlik alanlarının hepsinin “Sosyal Hizmet”
terimi ile belirlenmesi kavram kargaşasına yol açmakta ve bu kargaşa
mesleğin kimlik kazanmasını engelleyici öğelerden biri olmaktadır. Bu
sorun evrensel uygulamaya paralel bilimsel bir yaklaşımla
çözülmelidir.
- “Sosyal refah Hizmetleri konusunda Devlet Planlama Teşkilatının
öngördüğü tedbirlerin hiçbirini almamış olan merkezi bürokrasi bu
tedbirler yönünde eyleme geçmelidir.
- “Meslek elemanlarının ilgili hizmet programlarında görev almaları
sağlanmalıdır. Örnek olarak Köyİşleri Bakanlığı Toprak ve Tarım
Reformu Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı,
Adalet Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı Halk Eğitimi ve Genel Müdürlüğü
gibi kuruluşlar meslek elemanlarının doğal görev alması gereken yerler
arasında sayılabilir.” olduğu belirtilmiştir.
Derginin zamanın hükumetlerine muhalefet ederek çıkan ilk meslek
dergisi olduğu söylenebilir. Açık muhalif kimlikli ilk sosyal hizmet
dergisi!
Dernek yönetim kurulu derginin amacını açıklayan “Neden Sorun” adlı
yazısı tavrını ve duruşunu açıklayan net bir açıklamadır.
“Halkımıza duyurmak için çıkarttık Sorun’u. Neyi mi duyuracağız? Bu
ülkenin insanına hizmet etmeyi amaçlamış 320 Sosyal Hizmet
Mütehassısının öyküsünü duyuracağız. Kişisel çıkarları için bizleri
halkımız için çalışmaya hasret bırakmış kişileri ve düzeni tanıtacağız
halkımıza. Nasıl ki yoksulluk bir alın yazısı değilse, ülkemizde görev
alanımız içine giren bizim insanlarımızın da kaderlerinin değişmesinde
onlarla olacağız bu uğraşıda... Ülkemizin yoksul insanına, sakatına,
ihtiyarına, kimsesiz çocuğuna hizmet etmeyi amaçladık mesleğimizi
seçerken. Hepimiz ama hepimiz and içtik bunun için daha ilk günde. O
yoksulun, o sakatın, o yaşlının, o kimsesiz çocuğun derdini
yüreğimizde ve aklımızda duyduk hep. Ama SORUN burada işte. Bizi
bırakmadılar, bırakmıyorlar. ”
Çınar Batu, Güven Etkin, Ferit Berk, Şener Koçyıldırım, Dr. Birsen
Gökçe ve Aydın Özgen dergiye yazı yazmıştır.
Dergide; “Genç Yaşta Aramızdan Ayrılan Meslektaşlarımız”, “Çıkarken”,
“Neden Sorun”, “Sosyal Hizmet Uzmanlarının Sorunları Üzerine
Düşünceler”, Sosyal Refah Politikası Öneri ve İçeriği (1)”, “Modeli
Oluşturulamamış Bir Meslek; Sosyal Hizmet”, “Sosyal Hizmetler
Akademisi Sorunu”, “Gecekondu Gençliği ve Toplum Merkezi” ve “Genel
Olarak Az Gelişmiş Ülkelerde-Özel Olarak da Sosyal Hizmetler
Akademisi’nde Eğitim” gibi yazılara yer verilmiştir.
Sorun dergisi, toplumsal muhalefetin ayrılmaz bir parçası
olduğunu çıkış yazısında açık ve net olarak ifade etmiştir. Dergi,
muhalif olmasının yanında, içinde yer aldıkları mesleğin
belirli bir modelinin olmamasına da eleştiriler getirmiştir. Sosyal
Hizmetler Akademisi Öğretim Üyesi Ferit Berk’in “Modeli
Oluşturulamamış Meslek: Sosyal Hizmet” yazısında, mesleğin eğitim
bölümünde yer alan bir akademisyenin içerden bakışını yansıtmıştır.
Yazıda; “Sosyal Hizmet yahut Sosyal Hizmet mesleğinin uygulamasını
gerek dıştan gören gözlemciler ve gerekse mesleği bizzat uygulayanlar,
meslek hakkında endişe ve umutsuzluk belirtiyorlar. Mesleğin görünümü,
sanki yanlış dereceli bir gözlüğün verdiği görüntü gibi bulanık, sis
içerisinde, en temel hatları bile belirsiz ve birazda baş ağrısı
verici bir durumdadır... Hiçbir meslek, diğer mesleklerin emrinde ya
da sadece gönüllü olarak yürütülemez. Eğer bu yolla yapılan iş ve
faaliyetler varsa bunlar da bir meslek olmaktan uzaktırlar. Her meslek
genelde bir amaçla doğar, kendi disiplini ile kendi kurum, örgüt ve
politikası içerisinde programlarını gerçekleştirmeye çalışır.
Özdeyişle, kendi politikası ve uygulaması vardır. Sosyal Hizmet ya da
sosyal çalışma mesleği ülkemizde henüz kendine özgü bir politika ve
uygulamalarına başvurmuş değildir. Meslek, başlangıcından beri, adı da
dahil olmak üzere, her yönüyle tutarlı ve etkili bir modele
oturulmamıştır. İşte çıkmazlarımızın temel nedeni budur...Ülkemizde
henüz Sosyal Hizmet ya da Sosyal Çalışma mesleğinin modeli
oluşturulamadığı için meslek önemli çıkmazlar içerisindedir. Bu
bakımdan, mesleğin ülkenin ve çağın gerçekleri ile halkın sorunları
doğrultusunda tutarlı ve etkili bir modele oturtulması gereklidir.”
Ayrıca dergide yer alan diğer yazılarda Akademinin bir üniversiteye
bağlanması ya da H.Ü. Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bölümü ile
birleşme fikrini de ortaya koymuştur.
Sosyal Hizmet Akademisinin 1967-1968 yılı ve daha sonraki yıllarda da
çıkardığı “Rehber” kitapçığında, “Sosyal Hizmetler Akademisi (Akademi
Türkiye’de ilk ve tek olan Sosyal Hizmet Eğitimi yapan bir yüksek
eğitim kurumudur) 1961 yılında, Sağlık ve Sosyal Bakanlığı tarafından
ve Birleşmiş Milletler teknik yardımıyla kurulmuş” olduğu ifade
edilmiştir. Sosyal Hizmetler Akademisinin kuruluşunu gözardı etmemek
gerekir. Akademinin meslek konusunda ısrarlı tutuculuğuna ve ona
itiraz edenlerin “kavga”sına bir de bu açıdan bakmak gerektiğini
düşünüyorum.
Sosyal Hizmetler Mütehassısları Derneği adına derginin sahipliğini
yapan Taner Arnaz ile Mesul Müdürlüğünü yapan Güven Etkin (daha önce
kurulmuş olan Türkiye Sosyal Hizmet ve Araştırma Derneği Yönetim
Kurulunda görev almıştır.) artık aramızda olmadıklarından dolayı,
derginin yayınlanma nedeni, yayınlanma sırasında karşılaşılan siyasal
ve ekonomik güçlükler ve derginin yayınına neden devam edemediği
konusundaki düşüncelerini alma imkânımız bulunmamaktadır. Gönül
isterdi ki, yukarıda sormayı düşündüğümüz sorular veya varsa başka
gelişmeleri bilme olanağımız bulunsaydı. Bütün bunların yazılması,
gelecek kuşaklara aktarılması mesleğimizin tarihinin bilinmesini ve
daha objektif katkı yapmasına katkı yapması sağlanacaktı. Geldiğimiz
noktada bu değerlendirmeyi derginin içindeki yazılara bakarak yapma
olanağımızdan başka verimiz bulunmamaktadır.
Derginin gerek toplumsal gerek meslek düzeyinde sorunlara doğru
yaklaşımına karşın yayın yaşamı çok kısa olmuştur. Dergi kimilerine
göre bir sayı kimilerine göre de üç sayı çıkmış olmasına karşın yayın
sürekliliğinin olmaması mesleki açıdan şansızlık olarak
değerlendirilmelidir. Günümüzde sosyal hizmet dergileri arasında
“Sosyal Hizmetlerde SORUN” dergisini hatırlayan insan sayısı, ne
üzücüdür ki, iki elin parmak sayısını geçmemektedir.
|