KÜRESEL ISINMANIN TANIMI
Küresel
ısınma, hava dengeleri ve ekosistemler üzerinde
kalıcı bir etkiye sahip olan ortalama sıcaklıklarda
genel bir artışla karakterize edilen küresel bir
iklim değişikliğidir.
Bu olgu dengelenmez veya Kontrol edilmezse iklim
değişikliği dahil, insanlar ve ekosistemler için
ciddi, yaygın ve geri dönüşü olmayan sonuçların
ortaya çıkma riskini artıracaktır.
TARIHCESÎ
Bugün
küresel ısınmadan söz ettiğimizde Dünyada 100 ila
150 yıldır meydana gelen sıcaklık artışından
bahsedilmekte’dir. Bilindiği gibi Sanayi Devrimi'nin
başlangıcından bu yana, dünyadaki ortalama
sıcaklıklar mevcut normlar üstünde artmıştır. 2016
yılında, dünya gezegenindeki ortalama sıcaklık,
endüstriyel öncesi dönemin ortalama sıcaklıklarının
(1850'den öncesine oranla) yaklaşık 1 ila 1.5 derece
üzerine çıkmıștır.
NEDENÎ
Küresel ısınmanın nedenleri doğal değil, ekonomik ve
endüstriyel olan küresel bir ısınma şeklidir.
IPCC modelleri, küresel ısınmanın nedenlerini, yani
bu ısınmanın nereden kaynaklandığını bilince
çıkarılmıştır. Bilim bunun iklim ve küresel ısınmayı
etkileyen insan kaynaklı sera gazı emisyonları
olduğunu kanıtlamıștır.
Temel olarak, küresel ısınmaya neden olan enerji
(elektrik, ısıtma) ve taşımacılık için yakıt
(çoğunlukla otomobiller, ancak kısmen havacılık veya
deniz taşımacılığı) üretimidir. Ardından bölgelerin
yönetimi gelir ve özellikle ormansızlaşma, tarım ve
arazilerin yerinin endüstriyel alana bırakması
olarak belirtilmekte’dir.
FENOMENOLOJIK TAHMÎN
Sera etkisine ilişkin ilk varsayımlar, 1824 yılında
bilim adamı Jacques Fourier tarafından yapılmıştır.
Ondan sonraki bilim Insanları, fenomen Claude
Pouillet ve John Tyndall kuram üzerinde çalışıp
ölçülmeye çalışılmıștır. Ancak sera etkisinin kesin
doğrulanması ve miktar tayini için ilk deney, 19.
yüzyılın sonunda bilim adamı Svante Arrhenius
tarafından yapıldı. 1890'lı yıllarda, karbondioksit
bakımından zengin bir havanın güneş ışınlarından
daha fazla ısı koruduğunu ve bu sayede havanın
sıcaklığının artmasına yol açtığını keşfetti.
Atmosfere çok miktarda karbon salınması durumunda
(kömür yakan endüstriyel faaliyetler nedeniyle),
havanın CO2 ile tahliye edileceği ve daha fazla ısı
tutacağı sonucuna varmıştır. Arrhenius veya jeolog
Thomas Chamberlin gibi zamanın diğer bilim
adamlarınınca yapılan ilk sıcaklık artışı tahminleri
şöyledir: atmosferdeki sera gazı miktarını ikiye
katlarsak, sıcaklık ortalama 5 derece artacak diye
bir tahminde bulunmuștu ve nitekim 1901'de Gustaf
Ekholm, fenomeni tanımlamak için ilk kez “sera
etkisi” terimini kullandı.
TARÎHÎ YANILSAMA
Onlarca
yıldır bu keşifler bilimsel toplulukta ciddiye
alınmamıştır. O zamanlar, birçok uzman, doğanın
kendi kendini düzenleyebileceğine ve insanın
etkisinin asgari olduğuna inanıyor. Özellikle,
birçok bilim adamı aşırı CO2'nin okyanus tarafından
zaten absorbe edileceğini düşünüyordu, bu doğru,
ancak tamamen doğru olmayan bir tahmindi. Bununla
birlikte, sera gazlarıyla (küresel karbondioksit
dahil) bağlantılı küresel ısınma ihtimalinin tezi,
1940'larda Gilbert Plass tarafından onaylandı.
Modern teknolojiler kullanılarak, atmosferdeki sera
gazı konsantrasyonunun havanın kızılötesi radyasyon
ve ısıyı tutma yeteneğini etkilediğine dair kesin
kanıtlar sundu. Bunlar küresel ısınmanın ilk
tanımları olarak tarihe geçti.
KÜRESEL ISINMANIN FARKINDANLIĞI
1960'lı
yıllarda birkaç bilim adamı, sera etkisine ilişkin
tahminlerin gerçek olduğunu göstereceklerdir.
Charles David Keeling, örneğin, Hawaii'deki
ölçümleri sayesinde atmosferdeki CO2
konsantrasyonunun giderek arttığını kanıtlıyor.
Akabinde Roger Revelle, fosil yakıtların
yakılmasıyla salınan karbonun okyanus tarafından
hemen emilmediğini kanıtladı. Bilim adamları küresel
ısınma konusunda giderek daha fazla endişe duymaya
başlıyor ve bunun sonucunda uluslararasș
girișimciler bu ekolojik sorunu siyasal ve toplumsal
bir sorun olarak göz önüne almaya başlayacaklardir.
ULUSLARARASI KONFERANSA ÎLK ADIM
1971'de
ilk Dünya Zirvesi, ilk kez büyük bir uluslararası
konferansta küresel ısınmanın ve sonuçlarının
tanımını hatırlatır. 1972'de John Sawyer, küresel
ısınma ve sera etkisi arasındaki bağlantıları
giderek daha net vurgulayan bir bilimsel rapor
yayınladı. On yıl aradan sonra, küresel ısınmanın
kanıtı, bilim toplumunda 1980'lerin ortalarında
dünyanın en büyük 7 ekonomik gücünün (G7) BM'den bir
grup oluşturmasını istendi, konuyu incelemek için
uzmanlar, Uluslararası kurumlar tarafından
kamuoyunda bir sorun olarak küresel ısınmanın gerçek
bir tanımı ve gerçek bir tanımı olduğu ilk defa
masada görüșüldü.
PARÎS KONFERANSI
Paris Konferansının temel amacı, küresel
ısınmayı 2°C'nin altında tutmakla yükümlüydü. Bu
hedefe ulaşılmazsa, ekotahminciler gelecekteki
sıcaklık kayıtlarını ve sıcaklık bölümlerinin
çarpımını vahim olarak nitelendirmekte ve bu tahmin
doğacak olan kadastrofların "Isı dalgalarının daha
sık ve daha uzun sürmesinin muhtemel olacağı
kanatındaydılar ve Bilim adamları 2100 yılına kadar
sera gazı emisyonlarının miktarına bağlı olarak,
Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığındaki 0.3 ve 4.8°C
arasında bir artış öngörüyor ve bu artıș seviyesini
çok vahim olarak görüyorlardı.
Uzmanlara göre, yoğunluğa sahip kasırgalar ve
siklonlar küresel ısınmanın doğrudan sonuçlarından
biri olacak. Bu olguya özgü kanıtlanmıș etmenler
arasında olan Karayipler bölgesine dokunan Harvey,
Irma, Maria, Jose, Katia gibi kasırgalar
enerjilerini okyanuslardan çeker ve böylece vahim
kadastroflara sebebiyet verebilmektedirler.
Meteorologlar, Kuzey Kutbu ve Kuzey Kutbu'nun soğuk
hava kütlelerini genellikle kuzey yarımkürenin sıcak
havasından ayıran ünlü körfez akımının iklim
değişikliğiyle bozulduğunu ve gittikçe azaldığını
belirtiyorlar.
Bu olușumdan etkilenen Kuzey Kutbu’ndaki sıcaklık
artararak buzulların erimesine sebebiyet
vermektedir. Bu olușumdan kaynaklanan hava kûtlesi
kuzey yarım küresini olduğu gibi Dünyanın bütün
coğrafyasını olumsuz yönden etkilemekte’dir. Nitekim
son zamanlarda artan orman yangıların olușuna bir
sebebiyet olarakda bilinmekte’dir. Etkilenen Îklimde
Sıcak hava dalgaları daha sık görülür, bu da kurak
ve aşırı sıcak hava koşullarına neden olarak orman
yangınlarının oluşmasını kolaylaştırmakta’dır.
KÜRESEL ISINMADA DOĞAN SONUҪLAR
IPCC'nin ve küresel ısınmanın tanımı üzerinde
çalışan diğer bilim adamlarının çalışmaları
sayesinde, bu fenomenin hayatımızdaki sonuçlarını
daha iyi anlıyoruz. İlk olarak, küresel ısınmadan
kaynaklanan sıcaklıklardaki artış, yalnızca
hissedilen ısıyı değil, tüm ekosistemi
etkilemektedir. Bu olușumda normal hava düzenlerinde
değişiklikler oluyor ve bu olușum daha fazla
fırtına, daha fazla sel, daha fazla siklon ve
kuraklık anlamına gelmektedir.
Sera gazı konsantrasyonundaki bu artışın neden
olduğu iklim değişikliklerinin, tanımlanması hala
zor olan birçok sonucu olacaktır. Bununla birlikte,
sıcaklık, yağış ve diğer iklim değişkenlerinde
bölgesel ve küresel değişikliklere neden olmaları
beklenmektedir; denizden aşırı şiddetli ataklar,
taşkınlıklar, kuraklıklar olasılığı, v.s ...
Ekobilimcileri Bu iklim değişikliklerinden etkilenen
farklı sistemlerin (iklimsel, ekolojik, sosyo-ekonomik)
sonuçları geri dönüşümsüz kılan veya binlerce yıl
boyunca devam edecek olan doğal bir atalet ile
nitelendirilmektedir.
Sonuçlar kalıcı olarak değiştirilebilecek veya
tahrip edilebilecek doğal ve insan sistemlerinin
tepki kapasitesini aşacaktır.
Bu
nedenle, IPCC "beklenti uyarlama ve azaltma
önlemleri"nin önemini vurgulamaktadır. Aslında,
dengeleme ve hatta emisyonların düşük bir seviyede
azaltılması, mevcut iklim değişikliğini
engellemeyecektir.
Kuraklıklar, tayfunlar, taşkınlar, siklonlar...
İklim değişikliği, aşırı hava olaylarının sıklığı ve
yoğunluğunda bir artışa neden olduğu biliniyor.
Gelecek yıllarda çoğalacak olan doğal afetler, nüfus
göçü dahil bir çok insani travmalara neden olacaktir.
(2012 yılında yayınlanan bir raporda, BM, 2050'de
dünya çapında 250 milyon insan yerinden olmuş
olabilecegini öngörmekte’dir).
SAVAȘ VE ÎKLÎM MÜLTECÎLÎĞÎ
Bugün
savaş mültecilerinden daha fazla iklim mültecisi
gündemdeki konu olarak tartıșılmaktadır.
IDMC
çıkan verilerine göre, 2011-2014 yılları arasında
83,5 milyon iklim mültecisi kaydedildi.
2030 yılına kadar Dünya Bankası, Kasım 2015'te
yayınlanan bir raporda, sera gazı azaltma
hedeflerine ulaşılmadığı takdirde 100 milyondan
fazla insanın aşırı yoksulluk ile
sonuçlanabileceğini tahmin ediyor.
Kuruma
göre, "düşük yağış nedeniyle kötü hasatlar", aşırı
hava olaylarının neden olduğu gıda fiyatlarındaki
yükseliş nedeniyle insanlar tehdit altında’dir. Bu
olusumdan en fazla etkilenecek olan Afrika kıtası
olacak.
BM,
yaklaşık 600 milyon insanın 2080 yılına kadar
yetersiz beslenmeden muzdarip olabileceğini tahmin
ediyor. "Aşırı hava, artan sıcaklıkların ve deniz
seviyelerinin sıklığı ve yoğunluğundaki artış, Sel
ve kuraklıkların yanı sıra tahil üretimi üzerinde de
önemli bir etkisi olacak, ”diyor. Dünya Bankası
ayrıca küresel ısınmanın “sıcak dalgaları ve
taşkınlardan kaynaklanan hastalıkların görülme
sıklığını” artırarak sağlık üzerinde ciddi bir
etkisi olabileceğinin altını çiziyor.
Bu fenomen sivrisineklerin yaydığı hastalıkların
bulaşmasının yanısıra. 2 ila 3° C'lik bir küresel
ısınma, sıtmaya maruz kalan nüfusun sayısını % 5
artıracak ve bu da 150 milyon insani bilfiil
etkileyecektir. DSÖ’ye göre, 2080 Yılında bu rakam
“iki milyar’dan fazla insana bulaşma riski altında
olabilir” diye kayda geçmekte’dir.
Su kirliliğinin neden olduğu ishal ise farklı
biçimde hastalıkları %10 artırması anlamına
gelmekte’dir.
HAYVANLAR ÜZERINDEKÎ ETKÎSÎ
BM
tarafindan Yapılan bir araștırmaya göre kürsel
ısınma ve iklim deșișikliğin hayvanlara olan etkisi
altı türden birinin kaybolması olarak
nitellendirilmekte’dir.
ABD'li araştırmacılar, küresel ısınmanın vahşi yaşam
üzerindeki etkisine ilişkin yüzlerce çalışmanın
sonuçlarını analiz ederek, mevcut sera gazı
emisyonları oranı mevcutsa altı hayvan türünden
birinin kaybolacağını saptadılar ve ne yazıkki sera
gazı tehditi halen devam ediyor.
Mayıs 2015'te Sciences vie dergisinde yayınlanan bu
araştırmaya göre, nesli tükenmekte olan türlerin
sayısı her santigrat derece ile birlikte
artmaktadır. Bu nedenle, küresel yüzey
sıcaklıklarının sanayi öncesi döneme göre iki derece
artması durumunda, türlerin % 5.2'si etkilenecektir.
4.3 derecelik bir artışla% bu olgu 16'ya ulaşan bir
rakam anlamına gelmekte’dir.
Okyanusların düzenleyici kapasitesi de sıcaklıktaki
artıştan etkilenmektedir. Küresel sıcaklıklar
çarpıcı şekilde artarsa, okyanus seviyeleri artar,
ancak okyanus asitlenmesi ve deoksijenasyon da
beraberinde artmıș olacak. Ek olarak, çok belirgin
okyanus asitleşmesi, dünya denizlerinin oksijen
üretme ve CO2 depolama yeteneğini sınırlayabilir ve
böylece küresel ısınmayı daha da artırabilir. Ancak
orman alanlarını ve kırılgan ekosistemleri (mercan
kayalığı, Amazon yağmur ormanları) ve biyolojik
çeşitliliği (mercanlar, bazı böcekler ve hatta
memelileri yaşayamaz konumla etkileyebilir).
Çalışmanın asıl yazarı ve Connecticut Üniversitesi
Ekoloji ve Biyoloji Bölümünde araştırmacı olan Mark
Urban, nesli tükenme tehditleri dünyanın bölgelerine
göre de değişiyor: türlerin % 23'ü Kuzey Amerika'da
tehdit altında. Güney Avustralya ve Yeni Zelanda'da
bu rakam % 14’tür.
Bazı bilim adamları, mavi gezegenin 66 milyon yıldır
görmediği bir durum olan 6. kitlesel hayvan neslinin
başladığını iddia ediyorlar.
Büyük Bariyer Resifi'nin Kaybolması Avustralya
kıyılarının kuzey doğusundaki 348.000 km2'yi
kapsayan dünyadaki en büyük mercan kayalığı, iki
fenomen tarafından tehdit ediliyor: yükselen su
sıcaklıkları ve okyanus asitlenmesi bu olușum
açısından büyük bir tehdittir.
Toplumsal ekonomide küresel ısınmanın potansiyel
olarak insani altyapılarını etkileyeceği gibi, tıbbi
kaynakları ile halk sağlığı bazında ciddi sonuçları
olacak
KÜRESEL ISINMAYA ILISKIN IPCC RAPORLARI
IPCC (Uluslararası İklim Değişikliği Paneli) 1988
yılında küresel ısınma olgusunun evrimini ve
sonuçlarını incelemek amacıyla kuruldu. Yüzlerce
bilim insanı, iklim uzmanı, jeolog, oşinografi
uzmanı, biyolog, aynı zamanda ekonomistleri,
Psikolog, sosyolog, mühendisleri ve çeşitli
alanlarda uzmanları bu fenomenin küresel bir
vizyonunu bir araya getirmekte’dir.
Rapor’da :
• İklim değişikliğini süreci ve büyüklüğü;
• küresel ısınmanın sonuçları ve ekosistem
üzerindeki etkisi ile toplumsal katastroflara
sebebiyet verebilecek etmenler;
• Küresel ısınmaya karşı mücadele konulari yer
edinmekte’dir.
Bu raporlarda dikkat çekilen etmenler arasinda :
Güneş lekesi döngüsünde gecikme, Milankovich
döngüsü, okyanus ve atmosferik dolaşımın bozulması,
mevcut iklimin gezegenizin genel bir küresel kaosa
yönelik olası bir evrimini açıklayan birçok teori
mevcuttur.
Sebeplerin astronomik, volkanik veya antropojenik
(ısınmanın yerel sonucu),
Sıcaklıklardaki genel artıș, yağışlar, Çökeltme suyu
erozyonu, kıtalarda buz erimesi (kutup buzulları) ve
buzulların paralel büyümesine ve daha düşük
seviyelere neden olmasi. Okyanuslar ve denizlerdeki
dalgalanmalar ve siklonlar konu edinmekte’dir.
KÜRSEL ISINMANIN COĞRAFYAYA OLAN ETKÎSÎ
IPCC’nin raporuna göre en büyük ısınmanın karada ve
yüksek enlemlerde olması bekleniyor ve en az Güney
Hint Okyanusu ve Kuzey Atlantik'in bazı bölgelerinde
beklenmekte’dir” (IPCC, 2007).
En verimli topraklar ve bunların ürünleri Ekvator'a
ve tarıma elverişli alanların keskin biçimde
daraldığı alanlara taşınırken, dünya tarımı bu
değişimden tamamen zarar görecektir.
Bu değişikliklerin günümüz toplumları üzerinde derin
bir etkisi olacaktır. Bununla birlikte, mevcut
ısınmanın neden olduğu iklim değişiklikleri yerel
soğutma ile sonuçlanabilse bile, gezegenin böyle bir
küresel soğutmasının hemen gerçekleşmesi olası
değildir.
Genel olarak, mevsimler ve kıtalar arasındaki termal
farklar daha az belirginleşecek, sıcaklık artışı
kutuplarda ekvatordan daha fazla, kıtalar üzerinde
okyanuslardan daha etkili, Hidrolojik rejim,
buharlaşma-çökelme döngüsünün hızlanmasıyla birlikte
coğrafik alanları değiştirebilecektir.
Tropikal iklim bölgelerinin kutuplarına doğru
kaymasi (sıcaklık artışı derecesi başına yaklaşık
100 km) meydana gelecektir.
Örneğin, kuzey yarım küreye kar paketi azalması
devam edecek (% 7 ila% 28 arasında bir kayıp).
LÜTFEN DEVAM EDİNİZ
|