Geçen yıl Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM),
2012 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS)'nin, '2012
Yükseköğretim ve Programları Kılavuzu' 2.1.2 Özürlü
Adayların Tercihlerini Yaparken Göz Önünde Tutacağı
Hususlar' başlığı altında sıraladığı maddelerde
engellilerle ilgili çarpıcı görüşlere yer vermiş ve bunu
"ÖSYM- Özürlülere Sorun Yaratma Merkezi" başlıklı bir yazı
ile Radikal internet sitesinden yayınlanan "Söz Sende"
sayfasından paylaşmıştım. ÖSYM açık ismiyle Özürlülere
Sorun Yaratma Merkezi, YDS sınavına giren görme engelli
Sevda Yılmaz'a yapmış olduğu uygulama ile teoriden pratiğe
bir adım daha atmış bulunmaktadır. Eğitim hakkı ve
engelliler Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları
Beyannamesi Madde 26. belirtildiği gibi, 'Herkes eğitim
hakkına sahiptir' diyerek, engelli bireylerin de bu hak
kapsamında olduğuna, BM Engelli Hakları Sözleşmesi'nin bir
çok maddesinde engellilerin eğitim hakkının kullanılması
ve korunması için çeşitli maddeler bulunmaktadır. Daha
önce Söz Sende sayfasında 10-08-2012 tarihinde yayımlanan
"ÖSYM- Özürlülere Sorun Yaratma
"http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=
radikaldetayv3&articleid=1096820&categoryid=149"
başlıklıkli yazımda bunlara değinmiştim.
Sevda Yılmaz Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji ve Rehberlik
Bölümünden Mezun olmuş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü İnsan Hakları Hukuku Bölümünde Yüksek
Lisans yapan bir arkadaşımız. Sevda Yılmazın eşi Engin
Yılmaz da Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Mezunu ve
aynı Üniversitede Doktorasını yapmakta ve aynı zamanda da
Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim
Laboratuvarı (GETEM) Direktörü görevini sürdürmektedir.
Ayrıca Engin Yılmaz'ın bunlardan başka bir görevi daha
bulunmaktadır. Yükseköğrenim gören özürlü öğrencilerin,
öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek için gerekli
tedbirleri almak ve bu yönde düzenlemeler yapmak üzere,
5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
gereğince, YÖK Yüksek Öğretimkurulu tarafından kurulan
"Özürlü Öğrenciler Komisyonun"da engelli öğrenciler adına
temsilcilik görevini sürdürmektedir. Yılmaz ailesi kendi
bedensel engellerin dışında önlerine çıkarılan her türlü
engeli de aşarak hak ettikleri yerlere kendi bilgi, beceri
ve yetenekleriyle gelmişlerdir. Engelliler adına yasa
yapmak, sempozyum, panel, çalıştay düzenlemek ne yazık ki
engelli bireylerin pratikte yaşadıkları sorunları
çözmemektedir.
Engellilerin Topluma Değil, Toplumun Engellilere
Entegrasyonu
Son yıllarda engelliler ile ilgili mevzuat açısından
yapılan düzenlemeler, BM Engelli Hakları Sözleşmesini
imzalayan ilk ülke olmak bunlar önemli ve alkışlanacak
durumdur. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
"engelliler bal gibide her şeyi yapar" anlayışını
savunmasına ve AK Parti iktidarının engelliler konusunda
eksikliklerine rağmen bir çok uluslar arası ve ulusal
mevzuata imza atması, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Sayın Fatma Şahin'in engellilerin sorunlarının çözümü için
çaba göstermesine rağmen ne yazıkki bürokratik oligarşi,
engellilere yönelik "paternalist" bakışını hala devam
ettirmektedir. Pratikte yaşananlara bakıldığında şimdiye
kadar yapılan projeler ve rehabilite çalışmaları engelli
bireylerin topluma entegre edilmesi üzerine
kurgulanmıştır. Bu anlayış bile aslında yaşanan
sıkıntıların sorumlusu olarak engellileri gören anlayışın
pratikselleşmiş halidir. Engellilerin eğitilerek toplumla
nasıl kaynaşacağı ve nasıl birlikte yaşayacağı üzerine
sayısız projeler yapılmıştır. Ve halada yapılmaya devam
etmektedir. Oysa ki engelliler neyi yapacaklarını ya da
neyi yapamayacaklarını çok iyi bilmektedir. Burda
eğitilmesi gereken engelli olmayan bireylerdir, çünkü
engelli bireyler ile nasıl yaşayacaklarını bilmeyenler,
her şeyi bildiğini idaa eden egemen sağlam beyaz
anlayıştır. Bunda engelli STK'larının da büyük payı ve
sorumluluğu vardır. STK'lar engelliler ile ilgili
yaptıkları panel, sempozyum, çalıştay gibi aktivitelere
nedense engelli olmayanları anlatıcı olarak çağırmakta,
engellileri sadece dinleyici olarak ya da konu mankeni
olarak sürece dahil etmektedir. En büyük engelli
STK'larında biri dahi, engellilere yönelik ayrımcılığı
izlemek için oluşturduğu "ayrımcılık komisyonu"nun
üyelerinin tamamına yakınını engelli olmayan bireylerden
oluşturmuştur. Engellinin insan haklarının güçlendirilmesi
ve savunulması için bu anlayışla da mücadele etmek
gerekmektedir. VE "Rehabilite" çalışmaları, bu tür
anlayışları da kapsayacak şekilde, tersine çevrilmeli
engelli olamayanlar engelliler ile birlikte nasıl yaşamalı
üzerine muhakkak eğitimden geçirilerek bu konuda
rehabilite edilmelidirler.
BM Engelli Hakları sözleşmesi Madde 2 Tanımlar başlığı
altında "İletişim", erişilebilir bilgi ve iletişim
teknolojisi dahil dilleri, metin gösterimini, Braille
alfabesi kullanarak ve dokunarak iletişim"den bahsederek,
"Makul uyumlaştırma", engellilerin tüm insan haklarını ve
temel özgürlüklerini diğerleriyle eşit şekilde
kullanmasını veya bunlardan yararlanmasını sağlamak üzere
somut durumda ihtiyaç duyulan, ölçüsüz veya aşırı bir yük
getirmeyen, gerekli ve uygun değişiklik ve uyarlamaları
ifade eder" demektedir. ÖSYM sınava giren görme engelli
bireye "Braille" alfabesiyle soru kitapçığı bastırmayı
aşırı yük getirici olarak kabul etmiş olmalıdır ki,
okutman ile bu sınavı yapmıştır. Okutmanın yabancı dil
bilmemesi de önemli olmasa gerek, toplumda engellilere
yönelik ön yargılar düşünüldüğünde; nasıl olsa gören bir
birey, her zaman için kör birinden daha bilgilidir
anlayışı geçerli olmuştur. BM EHS Madde 4- "Genel
Yükümlülükler" bölümünün (i) paragrafı "Engellilerle
çalışan profesyonellerin ve personelin bu Sözleşme'de
tanınan haklara ilişkin eğitiminin güçlendirilmesi ve
böylelikle bu haklarla güvence altına alınan desteğin ve
hizmetlerin daha iyi sağlanması" nı, Madde 8- "Bilinç
Yükseltme" bölümünün de; "Aile dahil, toplumun her
kesiminde engellilere ilişkin bilinç yükseltmek ve
haklarına ve onurlarına saygı duyulmasını, Engellilerin
haklarının kabul edilebilirliği konusunda toplumun
eğitilmesi ve Engellilere ve haklarına ilişkin
bilinçlendirici eğitim programlarının teşvik edilmesi"ni
vurgulamaktadır.
Bu maddeleri çoğaltmak ve alta alta sıralamak mümkündür.
Burdan da anlaşılacağı gibi, engelli olmayanların
engelliler hakkında bir bilinçlendirilmeye ivedi olarak
ihtiyaçları bulunmaktadır. İnsan hakları kapsamında
engelli bireyin güçlendirilmesi önemli bir tezdir. Engelli
bireyin kendi bedeni ve kaderi üzerinde söz sahibi olması,
engellilere yönelik oluşturulacak politikalarda ve karar
süreçlerine etkin katılması, toplumun diğer kesimleri ile
eşit ilişki kurmasını ve eşit yurttaş olmalarını
sağlayacaktır.. Engelli insanın hayatına dokunacak her ne
çalışma var ise; "Engelliler için değil engelliler ile
birlikte" ilkesiyle "lütuf" anlayışıyla değil, "hak"
temelli yapılmalıdır. Unutulmamalı, "İnsan hakları"
engelli bireyin de " insan hakkı"dır.
|