Zamanı beklemeden hemen şimdi!
Hatırlatma:
Ebeveyden çocuğa çevre eğitimi başlıklı yazımda dijital dünya, medya
kullanımı ve pandemi dönemine giriş yapmıştım.
Şöyle ki“……
Belki de en doğrusu korona salgınının, krizinin, pandemi yıkımının, korona
depreminin dijitalleşmeyi yaşamın her alanına daha da yaydığı, etkin ve
belirleyici kıldığını söylemek olacak. Öğrenmenin, eğitimin, iletişimin
nerdeyse tek aracı haline gelen yeni- eski medya, olumlu ile olumsuz
olanın, geliştirici, ilerici,iyi ile tehlikeli olanın iç içe olduğu bir
ortama neden olurken ebeveynin düşünce, tutum ve davranışlarının da yoğun
ve karmaşık bir sürece girdiğini okuyor, duyuyor, görüyor ve izliyoruz.
Daha kısa bir süre öncesine kadar „çocuğuma kaç yaşından itibaren akıllı
telefon almalıyım? Hangi yaş da kaç saat internet kullanabilir? Problem
çözerken çevrimiçinden yararlanması doğrumu, değil mi ??“ gibi sorular
soran ebeveyn, pandemi koşullarında bu soruları soramayacağı, sormasının
anlamsızlaştığı, gereksizleştiği bir gerçeklilikle karşı karşıya kaldı.
Her yerde,her türlü ortamda , günün her saatinde, haftanın her gününde, „
Korona virüsü, maske, aşı, karantina, sayılar, yoğun bakım, bulaşma,
hastalanma, ölüm, havalandırma, bol suyla yıkama…“ sözleri,
yazıları,haberleri, videoları, filmleri, görüntülü, sesli mesajları ,
facebook, whatsapp , twitter vb. iletileri evde ve ev dışında yaşama
egemen oldu…“
Evet, hemen hemen bir buçuk yıldır kapalı yaşıyoruz. Sosyal medyada, ekran
önünde, tuşlarda geçirilen süre artık kontrol edilemez hale geldi;bu
duruma isyan edenlerin sesi her yerden duyulur oldu.Çocuk sağlığı ve
sosyal hizmet uzmanları alarm veriyor;aile danışmanları, çocuk
gelişimciler , psikologlar sosyal medya kullanımında frene basılması,
kullanımın kontrol altına alınması zorunluluğuna işaret ediyor,
ebeveynlere önerilerini dillendiriliyor,açıklayıcı bilgileri iletiyorlar.
Havaların ısınması baharın, yazın gelmesi belkide bir fırsat! Teneffüs,
mola,dijitalsiz saatler kampı veya nasıl adlandırıyorsanız, ekrandan,
tuşlardan uzaklaşma zamanı diye düşünüyorum.Peki nasıl?
Hatırlatma: Yetişkinler çocuklara örnek olmalı!
Aslında ebeveynler istesede istemesede zaten örnek olmuyormu; çocuklar
ebeveynlerini, yetiskenleri izleyen, gözleyen, taklit edenler değillermi?
„Aaa bunu da nerden öğrenmiş, kimden böyle konuşmayı duymuş…“ denilir hoş
olmayan bir söz bir tavırda ya da „bravo aynı halası gibi sır küpüdür“diye
övünülür.
Ebeveynler çocukları medya kullanımı konusunda uyarmaya, öneriler
getirmeye,yeni yöntemler denemeye başlamadan önce kendi tutumlarını,
sosyal medya ile ilişkilerini gözden geçirmeye çalışırlarsa „ çok zor“
denilen dijital yaşamı kontrol etme çabasında belkide ilk adımı atmış
olacaklar.
Böylesi bir çabanın başlangıcında kendilerine yöneltecekleri bir iki soru,
kendiyle yüzleşmeler yetişkinlere ip uçlarıda verebilir.Telefonumuzu
bulmak için aradığımızdaki halimizi göz önüne
getirelim,telaşımızı,gerginliğimizi hissedelim! Ya da „telefonunuzu
kapatın, çantanıza koyun“ denildiğindeki halimizi hatırlayalım! Veya da
oyun parkında çocuklar oynarken ebeveynlerin neyle meşgul olduğuna bir
bakalım!Gece uyurken telefonumuz nerede duruyor?...
İnanın çocuklarda ebeveylerinin onlarla konuşurken telefonu elinde
tutmasından, mesaj geldiğinde hemen „dur oğlum, önemli olabilir“ diye
konuşmalarının kesilmesinden ya da birlikte film izlerken, ev ödevlerine
yardım ederken yetişkinlerin gözlerinin, ellerinin telefonda, tablette
olmasından şikayet ediyor, yakınıyorlar. Hele de her anlarının
fotoğraflanıp whatapps üzerinden „annelerinin babalarının“ tanımadıkları
arkadaşlarına gönderilmesini hiç mi hiç sevmiyorlar.
Hepimizin dışarda gördüğü bir resimde şu: Bebek arabasını bir eli ile
iterken diğer eliyle telefonunu tuşlayan ebeveyn,yetişkin.Onun vücudu
belki bu tavrı ile ile çocuğun yanında ama dikkati, aklı, fikri
telefonundaki haberde, fotoğrafta , müzikte! dersem abartmış olmam
herhalde.Bilim, araştırmalar ve uzmanlar böylesi tutumların özellikle
bebeklerin ve çocukların psikolojik gelişimini olumsuz etkilediği
gerçeğinde hem fikirler.
Hiç şüphesiz her ebeveynin dijital araçları, sosyal medyayı kullanım
eğitiminde(=terbiyesinde) deneyimleri, kendilerine göre yöntemleri vardır.
Ancak her nedense genelde ne denenmis olunursa olsun (tam yasaktan sonsuz
serbestliğe kadar) sonuçtan pek memnun değiller ;yetişkinler sosyal medya
kullanımı eğitiminde yenik düştüklerini düşünüyorlar, hatta çoğu pes
ediyor!
Bu noktada deneylere, izlenen yollara, modellere bir göz atarak önerileri
sıralamak istiyorum:
>Zorlama, yasak ya da
ödüllendirme ters etki yapıyor.Her türlü zorlama, oyunların, tabletlerin
v.s yasaklanması yalnızca inatlaşmaya neden oluyor.
>Aileiçi
çatışmaların medya araçları ile ilgisi yok aslında. Ebeveyn ve çocuk ya da
kardeşler arasındaki tartışma,çatışmalar evde akıllı telefon , tablet v.b
bulunduğu için gündeme gelmiyor; esas sorun bu araçların ve kullanımının
anlaşmazlık ya da tartışmalarda konuyu saptırma ya da yeni bir sorun
yaratmada „kullanılması“ istismar edilmesi.
>Özünde bu
araçların kullanımı sınırlanmış ise ve aile
yaşamında,beraberlik,birliktelikte farklı ihtiyaç ve ilgi alanlarına
planlı ve bilinçli zaman ve ortam sağlanıyor ise dijital dünyayla barışık
olmak mümkün. Diğer yandan bir de şöyle düşünmeli, her yeni çatışma ya da
tartışma aile içinde yeniden,tekrardan konuşmaya,fikir bildirmeye zemin
hazırlıyor da.
> Ebeveynler
çocukları ile ilgili konulara, onların ilgi alanlarına, severek
yaptıklarına önem verdikleri ölçüde birlikte yaşamda hemen hemen herşeyi
konuşmak olanaklı oluyor. Tabiiki bu çocukların her yaptığını sorgusuz
sualsiz „iyi, doğru, güzel „bulmak anlamına gelmiyor. Esas olan, onların
sevdiği,ilgi duyduğu konulara, alanlara ilk önce önyargısız, tarafsız
bakabilmek , kestirmeden iyi kötü demeden değerlendirebilmek.Böylesi bir
tutum çocukla konuşmayı ve sakin sakin tartışmayı olanaklı kılıyor.
Örneğin çocuğun sevdiği fakat sizin beğenmediğiniz You-Tube videosunu
onunla birlikte izlerseniz neden doğru bulmadığınızı açıklama fırsatınız
olur.
>Ayrıca çocuğun
becerilerini, yeteneklerini hangi alanda olursa olsun desteklemek onun
zamanını sürekli ekran başında geçirmesine de sınır koyuyor;çocuğunuz eğer
kendisi „ yoruldum, sırtım başım ağrıyor,karnım acıktı“ dediğinde ara
vermek istediğini anladığınızı dile getirebilir ve onun zamanını kendine
daha özen göstererek geçirmesinin iyi olacağına dikkat çekebilirsiniz.
>Ebeveynler
„oyunlar veya ekran başında geçirelecek zamanı, ki bu zaman dilimi
kararlaştırılmıs olmalı, kararlılıkla takip etmeye çalışmalı, dikkatini
„kararlaştırılmış sınırlar“ üzerine yoğunlaştırmalıdır. Ancak ergen
çocuklar için sınırları zaman zaman yeniden,tekrardan gözden geçirmek
uygun olur.Ergen çocukları olan aileler bilirler,çok katı kararlılıktan
kuralcılıkdan ziyade sosyal medya kullanımının sınırlarını zaman ve ortama
uygun hale getirmek aile içinde herkese yararlı olur.
>Çocuklar
içinde bulundukları durumun, ortamın kuralları belirlenmiş ise, ne kadar
zamanı olduğunu bilirse ve özellikle yaşına uygun bu zaman içinde neyi ne
kadar kullanacağını ya da neyle ilgileneceğine kendileri karar verirlerse
, çatışmaların azaldığını görürüz.Bu tutum aynı zamanda çocuğun sorumluluk
almasını, kendi kararlarını verme becerisinin güçlenmesini, kendine
güveninin gelişmesini olanaklı kılar. Çocuğun yaşına uygun ortak yaşam
sorumlulukları vererek, farklı ev içi, ev dışı işleri birlikte yaparak
hele de birlikte dinlenerek tembellik yaparak„medyasız küçük adacıklar“
yaratılabilinir. Danimarkalı aile terapisti Jesper Juul „aile adacıkları“
olarak isimlendirdiği seminerlerinde „elektronik aile üyeleri“ olarak
tanımladığı sosyal medya araçları nedeniyle zayıflayan aile içi iletişimi
güçlendirecek önerilerde bulunur.Önerileri çok basit, birlikte yemek
pişirmek, masayı hazırlamak gibi.Yetişkinler günlük yaşamın sabitlerinin
severek ve planlı, düşünürülerek yerine getirilmesinin ilişkilere
kalıcılık getirdiğini iş yaşamlarından bilirler aslında.
>Okul öncesi ve
ilkokul yıllarında çocukların oyuncaklar, doğal oyun araçları, kurgu
oyunları ile büyümesine olanak sağlamak şüphesiz en güzeli,en değerlisi.
Ancak böyle bir yetiştirme, eğitme çocuğun dijital medya veya
televizyondan, ekrandan tamamen uzak olması demek de değil mutlaka.Çocuk
telefonunuzu ellemek istediğinde ya da siz laptopunuzla çalışırken merak
edip bakmak istediğinde yasaklamayın! Çocuklar dijital dünyayı
ebeveynlerinden daha hızla ve kolaylıkla tanıyor, kullanıyorlar. Hatta
çoğu yetişkin akıllı telefonuyla nasıl video çekileceğini çocuğa soruyor,
ondan öğreniyor. Çocuklarda yetişkinden onun bildiği konuları örneğin
bilgisayarda dosya,tabela oluşturmayı öğrenmeli; ebeveynler becerilerini
geliştirmek için çaba göstermeli, araştırmalı.
Belki tekrar ama unutmadan, bir hatırlatma yapayım:
Çocuklarda, yetişkinlerde bugünün dünyasında ciddi bir stresin, baskının
altında işlerini,okullarını,yaşamlarını sürdürmeye , sağlıklı ve azdın bir
gelecek için çalışıyorlar. Hele de yetişkinide çocuğuda güvensiz kılan
günlük yaşama egemen onlarca belirsizliği düşünürsek!
Diğer taraftan sürekli koşturan, gergin ve stresli ebeveynler çocuklarının
gerilmesine de neden oluyor. Ortak yaşamda sakin, koşturmanın, telaş
olmadan hatta hiç bir şey yapmadan tembel tembel oturmaya ihtiyaç
duyuluyor; hep birlikte ayak uzatıp konuşmak hatta konuşmamanın ne kadar
dinlendirici,doğal hormonsuz meyveler gibi sağlıklı olduğunu hepimiz
biliriz.
Süphesiz her eğitim gibi medya kullanımı eğitimide hiç kimsenin mükemmel
olmadığı gibi sıkıntısız, çatışmasız, sorunuz yürümeyecek, yürümüyorda.Benzeri
zorlukları, soruları olduğunu düşündüğümüz arkadaş ve akrabalarla
konuşmak,deneyimleri paylaşmak karşılaştırmak aktarmak iyi gelir.
Sonuçta doğru medya kullanımı birlikte yaşama ister ebeveyn ister
çocuk oynasın, oynanan oyunun levelini atlamadan çok daha başarı,sevinç
getirecektir.
Macide Serpemen
Yazarın
bu yayınla bağlantılı diğer yayınları
Anne Babası Boşanmış Ya Da
Ayrı Yaşayan Çocuklar Ne İstiyor?
Ebeveynden Çocuğa
Değer Aktarımı (Giriş Bölümü )
Koronavirüs
Dönemi ve Çocuğun „Hayır“ Deme Becerisi
Ebeveynden Çocuğa
Değer Aktarımı 2. Bölüm
Ebeveynden Çocuğa
Çevre Eğitimi 3. Bölüm |