|
Son yıllarda Türkiye’deki
sosyal hizmet bölümlerinde anılması giderek yaygınlaşan
Dünya Sosyal Çalışma Gününe bir makaleyle katkı vermek
isterim. Umarım bu önemli evrensel günün anlaşılmasında
bir katkı sağlar. Ancak özellikle şunu netleştirmeliyiz
ki, gün, evrensel planda, World Social Work Day’dir. World
Social Service Day değil!. Böyle dersek günle ilgili
düşünce üretmede ve anmanın çerçevesini anlamada güçlüğe
düşeriz.
Dünya Sosyal Çalışma Günü (DSÇG) bu yıl da tün dünyada
kutlanıyor. Bu yılki DSÇG’nin belgisi (motto) “Promoting
Community and Sustainable Development”, yani, “ Topluluğu
Canlandırma ve Sürdürülebilir Kalkınma”dır. Başka bir
deyişle, çevresel sürdürülebilirlik ve toplulukları buna
özendirmedir.
|
Neden İngilizce belgide toplum (Society) değil de
topluluğu (Community) denmektedir? Çünkü sosyal çalışmacı
toplumla çalışmaz. Toplulukla çalışır. Tabanla çalışır.
Yaşadığı fizik çevre içinde bulunan sosyal çevre ile
çalışır. Sosyal çalışma yerel olanla, yani toplulukla
çalışır. (Birey, grup, toplum!)
Neden DSÇG’nün bu yılki İngilizce belgisinde toplulukları
değil de topluluğu demektedir? Çünkü sosyal çalışma yerel
bir meslektir. Kendi topluluğuyla çalışır ve burada
söylenmek istenen, her ülkedeki sosyal çalışmacının görevi
çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için kendi, içinde
yaşadığı ve çalıştığı topluluğunu bu sürdürülebilirlik
anlayışı ve eylemine özendirmesidir. (Internationale
Social Work üzerinde ayrıca konuşulması gereken özel bir
oluşumdur.)
Bu iki belgi, toplumlarda gerçekleşmesi istenen
sürdürülebilir kalkınmanın, kesintisiz gelişmenin
sağlanmasında doğrudan sosyal çalışma mesleğine büyük
görev yüklüyor. Bu aynı zamanda sosyal çalışmanın
(mesleğin) 2000’li yılların ilk çeyreğinde ulaştığı yeni
kuramsal ve uygulamasal boyuttur. Mesleğin yeni boyutu,
yeni toplumsal kazanımları, yeni zenginliği ve yeni
sorumluluk alanıdır.
Bu yıl İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenecek anmalar
iki gün sürüyor. 21 Mart 2017 Salı günü 16:00-18:00 arası
ile 22 Mart 2017 Çarşamba günü Saat 10:00-16:00 arası
Cenevre’de bulunan Uluslar Sarayı (Palais des Nations)
olarak adlandırılan BM binasında, 16 Numaralı odada
yapılacağı bildirilmiştir.
Birleşmiş Milletler tarafından Cenevre’de Dünya Sosyal
Çalışma Günü ile ilgili 2017 yılında yapılan açıklamada,
Dünya Sosyal Çalışma Gününün (World Social Work Day- WSWD)
Dünya’da ilk olarak 1983 yılında Uluslararası Sosyal
Çalışmacılar Federasyonu (IFSW) tarafından New York'taki
BM Genel Merkezi'nde kutlanmaya başlandığı, daha sonra
Uluslararası Sosyal Çalışma Okulları Birliği (IASSW)
tarafından da programlar yapıldığı belirtilmektedir.
1983’te Dünya Sosyal Çalışma Günü'nün Mart ayının üçüncü
salı günü, Viyana, Nairobi, Santiago de Chile'de olmak
üzere dünyadaki sosyal hizmet örgütleriyle birlikte ve bu
yıl ilk kez Bangkok'ta kutlandığına işaret edilmektedir.
Aynı kaynaktan bir bilgi daha: Cenevre'de Birleşmiş
Milletler Dünya Sosyal Çalışma Günü, Birleşmiş Milletler
Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) ile istişari statüye
sahip IASSW ve IFSW'nin girişimiyle 2012'den beri
kutlanmaktadır.
Dünya Sosyal Çalışma Günü, sosyal çalışmanın başarılarını
vurgulamayı, topluma
katkılarını ve sosyal hizmetleri daha
görünür kılmayı ve sosyal adaleti, toplumsal gelişmeyi ve
insan haklarını savunmayı amaçlamaktadır.
Yukarıdaki cümlede sosyal çalışma ve sosyal hizmet
ayrımını net olarak gösteren ifade şudur:
“World Social Work Day […] the achievements of social work,
to make its contributions and social services more visible,
and to defend social justice, social development and human
rights.”
Bu cümle özetle, Dünya Sosyal Çalışma Gününün sosyal
çalışmanın başarılarını vurgulamayı, [ve] sosyal
hizmetleri daha görünür kılmayı amaçlamaktadır. Bu cümle
ve bu cümledeki iki ayrı bağlam iyi anlaşılmalıdır. Burada
geçen sosyal çalışma (social work) ve sosyal hizmet (social
service) kavramlarının ikisine de tekil çoğul sosyal
hizmet derseniz bu verilem isteneni tam olarak
anlaşılmasına yetebiliyor mu? Örnek olsun: Dünya Sosyal
Hizmet Gününün sosyal hizmetin başarılarını vurgulamayı,
sosyal hizmetleri daha görünür kılmayı amaçlamaktadır
dendiğinde meslekle yapılan işlerin yeraldığı alanın
ayrımını kolayca algılayabiliyor musunuz?
Aynı cümlede geçen sosyal adalet (social justice), sosyal
kalkınma (social development) ve insan hakları (human
rights) nasıl birbirinden çok ayrı üç kavramsa, sosyal
çalışma (social work) ve sosyal hizmet (social service) de
o denli birbirinden ayrı iki kavramdır.
Sözkonusu belgeye göre, DSÇG’nün BM açısından hedefleri
şunlardır:
- Mevcut iletişimleri güçlendirmek ve yenilerini kurmak;
bu kapsamda, BM örgütleri ve uluslararası STÖ'ler ile
işbirliği ve ortaklığı genişletmek,
- BM kuruluşları ve uluslararası STÖ’ler arasında sosyal
çalışma, değerler, ilke ve yöntemlerle ilgili bilgi ve
kuramsal bilgileri uygulamada ve kuramda yaygınlaştırmak,
- Ortak hedefler peşinde sosyal çalışma eylemlerini,
politikalarını ve başarılarını vurgulamak,
- BM etkinlikleri, hedefleri, programları ve kampanyaları
hakkında sosyal çalışmacılar ve sosyal çalışma
örgütlenmeleri ile okullar arasındaki bilgileri yaymak.
Aynı belgeye göre, Sosyal Çalışma ve Sosyal Gelişim için
Küresel Gündem oluşturan BM Cenevre Ofisi 2012'de
Uluslararası Sosyal Çalışma Konseyi (ICSW) ile birlikte
uluslararası sosyal örgütlenmelerle (IASSW ve IFSW)
birlikte ortak bir politika geliştirmiştir. Bunun adı
Sosyal Çalışma ve Sosyal Gelişme İçin Küresel Gündemdir.
Gündem şöyle formüle edilmiştir: Bu girişim
toplumlarımızın büyük zorluklarına yönelik ortak eylem
için ortak bir temel oluşturuyor ve mesleğimiz [social
work] ve sonrasında ilgili sosyal konuları belirliyor.
Küresel gündem, sosyal çalışma için, sosyal ve ekonomik
eşitliği, insanların onurunu ve değerini, çevresel ve
toplumsal sürdürülebilirliği ve insan ilişkilerinin
önemini arttırmaya yönelik güçlü bir üzerlenmedir
(taahhüttür), görevlendirmedir.
DSÇG belgisinde dile getirilen konu, Sosyal Hizmet ve
Sosyal Gelişim için Küresel Gündemin amaçlarına göre iki
yıl için belirlenmiştir. "Toplumu çevresel
sürdürülebilirlik için özendirmek" (Promoting Community
and Environmental Sustainability). Bu konu, 2017 ve hatta
2018 yıllarında Cenevre'deki BM'de Dünya Sosyal Çalışma
Gününün ana başlığı olarak tutulacaktır. Çünkü toplumu
canlı tutmak ve çevresel sürdürülebilirlik kısa süreli bir
hedef olamaz; kısa sürede gerçekleştirilemez. Hatta sosyal
çalışma için sonsuz bir mesleki hedef olarak görülmelidir.
BM Cenevre DSÇG Bildirisi “sosyal çalışma topluluğu”
diyerek özel bir kavram kullanmıştır (Social Work
Community). Bu deyişe dikkat çekilmelidir. Sosyal çalışma
mesleğini uygulayan takım bir topluluk olarak
görülmektedir. Sosyal çalışma uygulamalarında, yani bu
mesleğin uygulamalarında sosyal çalışmacı yalnız değildir.
Nasıl ki sosyal hizmet uygulamalarında hiç yalnız
değildir, sosyal çalışma uygulamalarında da yalnız
değildir. Ancak sosyal çalışma topluluğu sosyal hizmet
topluluğu (çalışma çevresi) kadar geniş değildir. Sosyal
çalışmacının yanısıra sosyal çalışmacı ile birlikte sosyal
çalışmaya katkı veren başka belirli meslekler de vardır.
Yerine göre hekim, psikiyatr, psikogun yanısıra yaşlı
bakım elemanı, engelli bakım elemanı, gençlik destek
elemanı, kadın destek elemanı, uluslararası sosyal çalışma
elemanı, göçmen destek elemanı gibi çok değişik sosyal
hizmet alanlarında sosyal çalışmacı ile birlikte, onunla
bir bütün olarak çalışan meslek elemanları hepbirlikte
sosyal çalışma topluluğunu oluştururlar. Türkiye mesleğin
bu aşamalarını tartışacak günlere yakında ulaşmalıdır;
ulaşacaktır. Henüz tartışamıyorsa bu durum kavram
karmaşasından ve kavram bağnazlığındandır.
Yapılan herhangi bir sosyal hizmet etkinliğinde sosyal
çalışmacının olmaması sözkonusu olabilir. Başka birçok
meslek de, branş da, ücretli ya da gönüllü çok farklı
mesleklerden insanlar da sosyal hizmet yapar, sosyal
hizmet etkinliğini gerçekleştirebilir. Oysa, sosyal
çalışmacının rol almadığı bir sosyal çalışma uygulaması
sözkonusu olamaz. Sosyal çalışmacı sosyal çalışma
uygulamasında yalnız da, yardımcı ve destek meslek
elemanlarıyla birlikte de rol alabilir. Birlikte olunduğu
zaman, birlikte olunduğu içindir ki sosyal çalışma
topluluğundan ve topluluk çalışmasından sözedilmektedir.
2017
Cenevre DSÇG Bildirgesi tüm dünyada sosyal çalışma
topluluklarını belirtilen iki ana konu üzerinde
birleştiren geri plandaki etmenleri de şöyle özetlemiştir:
- Çevresel bunalımlar,
- Sosyal bunalımlar,
- Sürdürülebilir kalkınma hedefleri,
- Sosyal çalışma.
Çevresel ve sosyal bunalımları açmaya burada herhalde
gerek yok. Bunlar herkesin içine bulunduğu konuma göre
farklı da olsa yaşadığı bunalımlardır. Her toplumda ve
toplulukta sözkonusudur.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri 2015 yılının Eylül
ayında BM Genel Kurulunda “Dünyamızı Değiştirme:
Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi” çalışması için
oluşturulan ve kabul edilen 17 Sürdürülebilir kalkınma
hedefi ve buna bağlı toplam 169 hedefe işaret etmektedir.
(Bu yazının boyutunu aşacağı için bu 169 hedefe burada
giremiyoruz.)
Dört numaralı “sosyal çalışma” maddesi ile de vurgu
yapılmak istenen, 1990'lı yıllardan bu yana, sosyal
çalışma topluluğu içinde sosyal çalışma ile çevre
sorunları arasındaki sorunlu bağlantılar üzerine giderek
artan farkındalığa dikkat çekmektir.
Bu kapsamda, "eko-sosyal çalışma", "yeşil sosyal çalışma"
ya da "ekolojik sosyal çalışma" denebilecek bir mesleki
çalışma türü yeni bir paradigmayı, yeni bir modeli
gösteriyor. Bu da, insanlarla yeryüzündeki doğal kaynaklar
arasındaki ayrışmaya dayanan ve daha önceki yıllarda
savunulan ve yaşanılan “insan-merkezcilik”ten geri adım
atılması gerekliliğidir. Bildiride bu doğal kaynakların,
insan türünün sürdürülmesi için sadece bir araç olduğu
belirtiliyor. Sosyal çalışmacıların çevresel konuları
izlemesine ve bu çalışmalara geçit vermesine, insan
toplulukları arasındaki ilişkilerin anlaşılmasını
derinleştirecek yenilikçi yaklaşımlar geliştirilmesine
dikkat çekiyor. Bu önemlidir.
Bu açıklama sosyal çalışma düşüncesinin zenginleştirilmesi
yönünde bence bu yılki DSÇG kapsamında geliştirilen en
önemli ve değerli düşünsel katkıdır. Öyle ki,
sürdürülebilir kalkınma terimi, herkesin bildiği gibi,
daha 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma
Komisyonu tarafından yapılan çalışma sonunda hazırlanan
raporda ilkkez tanımlanmış ve 1992 yılında Brezilya’nın
Rio de Jenario kentinde yapılan ve zamanında büyük ses
getiren Çevre ve Kalkınma Konferansının ana gündem
maddelerinden birini oluşturmuştur (3-14 Haziran). Öyle ki
fiziksel çevre kastedilerek, bu “Rio Konferansı”na o
tarihlerde “Yeryüzü Doruğu” adı da verilmişti.
Daha 1980’li yıllarda fizik çevre için gündeme gelen
çevresel sürdürülebilirliğin 2017 yılında sosyal çalışma
mesleğinin bakış ve hareket açısına alınması ilginçtir.
Yeni bir mesleki yaklaşımın ve boyutun ortaya
çıkarılmasına yöneliktir. Bu açıdan çok önemlidir.
Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve refah
seviyesini yükseltme çabalarını, çevreyi ve yeryüzündeki
tüm insanların yaşam kalitesini koruyarak gerçekleştirme
yöntemidir. Bu raporda da belirtilmiştir.
Sosyal çalışmaya son on yıllarda zaten katılmış ve
katılması hayli geç kalmış olan bu sürdürülebilir çevre ya
da çevresel sürdürülebilirlik yaklaşımı daha da ileri
götürülmelidir.
Gönül ister ki sosyal çalışma fiziksel çevreye çalışma
öznesi olan insan açısından göstermesi gereken özeni
çoktan geliştirmiş, oturtmuş, içselleştirmiş ve hatta
artık aşmış olmalı ve yeni bir söyleme ve belgiye
geçmelidir.
Bizim, burada, DSÇG 2017’de dikkat çekmemizi gerektiren
bir başka nokta, sosyal çalışma mesleği tarafından
üstlenilmesi gereken en önemli görevlerden birinin de
çevresel sürdürülebilirliğin sadece fiziksel çevre ile
sınırlı kalmayıp sosyal çevre ile de zenginleştirilmesi
anlayışıdır. İnsanın sadece içinde yaşadığı fizik çevre
içinde değil içinde yaşadığı topluluk içinde de
yabancılaşmadan ve yalnızlıktan kurtarılarak her insan
için sürdürülebilir bir sosyal çevrenin oluşturulması
sosyal çalışmanın kaçınamayacağı temel görevlerinden
biridir de aynı zamanda. Bu yaklaşım artık sürekli gündeme
alınmalı ve vurgulanmalıdır. Bu yaklaşım geliştirilmeli,
sosyal çalışma öğrencilerine verilecek derslerde
işlenmelidir. Özellikle günümüz karmaşık bilişim
topluluklarında sürdürülebilir sosyal çevre çok sıkıntılı
bir aşamaya gelmiştir. Sosyal çevreden kopuk bilinçsiz bir
sosyal medya bağımlısı olan zaten fizik olarak
yalnızlaşmış, sosyal medya marifetiyle daha da
yalnızlaştırılmış insan için bugün sosyal çalışmanın
seferberlik ilan etmesi gereken söylem, model, kuram ve
uygulama bu olmalıdır: İnsan için sürdürülebilir sosyal
çevre. Tüm topluma ve hatta ilgilendiği politikaya bile
yalnızlaştığı ve kendi içine kapandığı bilgisayar
ekranının arkasına saklanarak bakan yeni “toplumsal
insan”, “sosyal insanlıktan” uzaklaşmış insan olmaktadır.
Sosyal olamayan insan sosyal çalışmacı olabilir mi? Sosyal
olamayan insan sosyal sorunlarını aşabilir mi?
Sosyal çalışmacılar için çevre kavramı mutlaka artık geniş
görülmeli ve kuşkusuz insan için düzende tutulması gereken
fizik çevre ile ilgili sorumluluk unutulmadan ve onun
üzerine oturtup kurgulayarak oluşturulmuş bir
sürdürülebilir sosyal çevre konusu sosyal çalışmacılar
için gündeme alınmalıdır.
Umalım ve bekleyelim ki, gelecek yılların DSÇG’lerinin
birinin ana belgisi bu olsun. Bilişim Toplumlarının
İnsanları İçin Sürdürülebilir Sosyal Çevre!
(20 Mart 2017, Ankara)
|