|
Mehmet Emin ASLAN Uzman Psikolog
|
|
Psikolog grupların buradaki temel amaçları arasında : Travmatik sebeplere yönelik çalışmaların yapılması, özgüven mekanizmasının yeniden sağlanması, gelecek kaygısına özgü önlemlerin alınması, uyaranların duyumsallaştırılması, otokontrol melanizmasının sağlanması, yeni ritüellerin sağlanması, duyguların restore edilmesi, Aile içi oriyantasyonun sağlanması, bireysel veya grupal teknik enstrumanları kullanarak terapi çalışmaların yapılması, zihinsel vakaların minimize edilmesi ve bu anlamda terapi çalışmaların yapılması, korku ve panik ile tepkisel davranışların minimize edilmesi, öfke oriyantasyonu ve kontolünün sağlanması ve kısacası psikolojik mekanizmanın tekniğini kullanarak destabilize olmuş olan toplumun yeniden hayat ile buluşmasını sağlamak amaçlı bir çok aktivite hedeflenmişti. Îlkin depremi yaşayan halkın karşılaştığı dramın ekranda görülenden çok daha vahim olduğunun altını çizmek gerekir, nitekim deprem felaketinin etkilediği halkın derin travma tepkilerinin yanında ; korku, yas, kaygı, stres, depressif etmenlerin etkilerini yakından görmüş olmamız ekran gerçeğinin bir başka formatını açık bir şekilde gözler önüne serdiğini söylemek mümkün. Bu duruma paralel olarak kayıp insanların geride bıraktığı yas, çocuklardaki panik ve korku, toplumda görülen impulsif-compülsif duygular, uyku, iştah problemleri, tepkisel davranışlar ve hepsinden ötesi yetişkinlerde görülen öfkenin önünü almak yada minimize etmek hiçde kolay olamadı, ve hatta çabalara rağmen normal bir oriyantasyonu maalesef sağlamada çok büyük zorluklar ile karşılaşıldı desek hiçde yanıltıcı olmaz. Îlkin Teknokentte yaşayan 15 Binden fazla insanın yaşam koşullarından bahsedecek olursak : Konteyner-kent olarak’da takdim gören bu yerleşim alanında konteynerlerde sayı konumu itibariyle bazılarında 7-8 kişilik barınma zorunluluğu içindeydi, hijyen standartların tam olarak sağlanamamış olması istihdam bazında yerleşke halkın öfkesine sebebiyet verdiğini söylemek mümkün, temizlik koşullarında zorlanan bir toplum aynı zamanda yemek saatlerinde girmiş olduğu kuyruk ve sırası gelinceye kadar soğuyan yemeğin bazı durumlarda yenemez hale gelmiş olması üzücüydü. Konteynerler arasında görülen yılan, Akrep ve Fareler çocuklarin uyku düzenlerini derinden etkilemekteydi, bu durumların yanında Konteyner arasında inşa edilen ilk ve ortaokulu ziyaretimizde öğretmen ve idarecilerin anlatımlarına göre çocukların uyum ve entegrasyon bazında zorlandıklarını ve hatta eğitim ve öğretim aşamasında olan öğrencilerin sorunları sebebiyle istenilen performansı sağlayamadıkları dikkat çekiciydi. Ayrca sosyal alan yokluğu içinde olan teknokentte sadece küçük bir çocuk parkı ve sıradışı bir basketbol sahasının olduğunu söylemek mümkün’ki çocuklar ve ebeveynler sosyal aktivitelerden hemen-hemen yoksundu. Psikolog grubu olarak bizler bu konulara alternatif bulmak ve en azından bu semptomatolojik durumlara çare amaçlı sahanın Kaymakamlık kalemi yanında, diğer bazı bürokratlar ile görüşmeyi sağladık, diğer yardım amaçlı sahaya gelen bazı destek grupları ile’de diyalog ve içinde olduk, ayrıca yerleşke halkın sorunlarını konteynerleri gezerek bilince çıkardık ve hatta psikolojik sıkıntıları olan kişilere destek olmak ve içinde bulundukları psikopatolojik semptomlardan arındırmak için elimizden gelen bütün çabayı harcadık desek doğru olur. Ancak, olayın realitesinde yatan olgu yerleşimin düzensiz olması ve bu anlamda sağlanamayan oriyantasyon sebebiyle bu hedefin start görmesini sağlamada maalesef birçok engelin buluduğunu gördük, nitekim bu olgular gerizonun sağlanması açısından hiçde kolay bir alternatif olamadı. Özellikle yakınlarını kaybetmiş olan insanlar, yetim kalmış çocuklar, ve bütün varlıgı taş yığını altında kalmış olan insanların ağlamaları ve hıçkırıkları halen gözlerimin önünde, bu belkide benim hayatım boyunca en fazla etkilendiğim bir duygum oldu diyebilirim. Burada anlatılmak istenen şu olmalı’ki : Hiç bir sağlık mensubu, öğretici veya Eğitmen pratik realiteyi görmeden ve sahada görevini ima etmeden sağlıklı bir meslek erbabının olamayacağının altını çizmek gerekir. Bu konuya mütakip olayın realitesinde şunu söylemek mümkün, deprem veya diğer afetlere hazırlıksız yakalanmış olan bir toplumun bireyleri olduğumuzu kabüllenmemiz gerekir, nitekim bir önceki yıllarda bu gerçeği görmüş olmamıza rağmen maalesef bizi halen bu konuda hazırlıklı bir konuma taşımış değil. Îkincisi, toplumsal olarak geleceğe kaygı ile bakan bir toplumun bireyleri olduğumuzu kabüllenmeliyiz, nitekim halen çarpık yerleske alanların yanında, deprem ve diğer afetlere yönelik tutum sağlayamayacak durumdaki barınakların toplumu tedirkin ettiği ve bu durum karşısında ciddi manada bir önlem yada alternatiften yoksun olduğunun altını çizmek gerekir, dolayısıyla olagelen bu panik sebebiyle bir çok alan göç etme zorunluluğunu yaşamakta’dır. Bûtün bu gerçeklerden yola çıkarak, gerek depremzedeler ve gerekse ülkemizdeki insanların beklentisi geleceğin kaygısının üstesinden gelinebilecek bir özgüvenin oluşturulmasi yanında, mevcut dünya standartlara dönük plan ve projelerin start bulmasi temenni ve zorunluluktur. Kısacası, kaldığımız süre içinde görmüş bulunduğum manzara içler acısı ve yürek sızlatan bir manzara olduğunu, ve bu konuya özgü geride kalan destek ve tedbirin sadece minimum seviyede bir yarayı tedavi edebildiği ve neticede bu travamanın daha yıllar boyu bu yarayı kapatamıyacağını söylemek mümkündür. Psikologlar derneği mensupları ve Beraber çalıştığım grup efratlarına katkı ve fedekarlık örneğini sergiledikleri için teşekkür ediyorum. Depremde hayatını, varını ve mekanını kaybeden bütün insanlara rahmet ve baş sağlığı diliyor böylesi felaketlerin bir daha yaşanmamasını yüce Rabbimizden temenni diliyorum. Mehmet Emin ASLAN Psikolog |
sosyalhizmetuzmani.org © Bütün hakları saklıdır. |