Söyleşilerimiz,sitemiz adına editörümüz ve yazarımız Aziz ŞEKER tarafından gerçekleştirilmiştir. |
|
|
|
|
||||
Ezildikçe dışlanma, şiddet, yozlaşma, militarizm, adam kayırma, yalan, ayrışma artar. Bu noktada devreye toplumu kurtarmak için sosyal hizmetleri, sosyal bilimleri, iktidar eliyle günü kurtarmaya yönelik sosyal yardım uygulamalarını da soksanız birkez olsun artık o toplumdan onurlu yaşam ve onurlu bir gelecek kurma düşünü elinden çalmışsınızdır. Önemli olan bu süreçlere itilmeden toplumu düşünerek siyaseti var kılmaktır. Dünyanın haline bakın, göreceğiniz fotoğraf bu olacaktır… Toplumu Düşünmek işte buradan geliyor…
Aziz Şeker: 19 Yüzyılın Batısıyla, 20 Yüzyılın Batısı farklı görünüyor. Hatta 21 Yüzyılın Batısı da farklı görünüyor. Batı bir yanlışın içine sürüklendiğinde bu yanlışı, alanımda, kendimce metinlerimde bir refah aktivisti olarak kritik etmem kadar doğal bir şey yok. Bir de dünya geneline bakıp Batı’nın Avrupa’sına döndüğümüzde yüzümüzü, gördüğümüz bütünün ve felsefenin hakkını teslim etmemiz gerekir. Acı ve kan üzerine şekillense de geçmişiyle yüzleşme cesareti göstererek insan hakları ve özgürlüklerini tüm dünyaya referans yapabiliyorsa halen daha, Avrupa Birliğinin en güçlü yanının bu olmasındandır. Doğu toplumlarına bakın, dincisi de sağcısı da solcusu da ateisti de büyük oranda Batı’ya yüzünü dönüyor. Doğu toplumlarının okumuşlarının çoğu Avrupa kapısını çalmıyor mu? Milliyet, ulus kavramlarının annesi Avrupa değil mi? Örneğin Ortadoğu’da insanların “din” uğruna kasaptan farksız yaşadığını iddia etmemi mi istiyorsunuz. Bizim topraklarımızda bile insan hakları ihlalleri yaşandığında yaşanan davalar bir sonuç vermeyince nerenin kapısını çalıyor insanlar? Katar’ın değil herhalde Avrupa’nın… Nerde eleştiri yapacağımızı nerde destekleyeceğimizi iyi bilen bir geçmişten geliyoruz. Avrupa Birliği ile ilgili olarak; insanlık ailesi için iyi olan evrensel hukuk, demokrasi, bireyin özgürlüğü ve toplumun refahı, kul hakkı yememe, kültüre ve inançlara saygı ve bunları koruma gibi daha çok şey sıralanabilir. Bunların pratikte olduğu toplumu var kılmak asıl önemli olanı.
Aziz Şeker: Kitapta da sözünü sıkça ettiğim gibi Ülkemizde yaşanan
sorunlara Avrupa Birliği şöyle yaklaşıyor: Yani Avrupa Komisyonu tarafından
Avrupa Parlamentosuna ve Konsey’e sunulan Genişleme Stratejisi ve Başlıca
Zorluklar 2012-2013 konulu Türkiye 2012/2013 yılı ilerleme raporlarında
önemli ayrıntılar dikkat çekiyor. Aralık 1999 tarihli Helsinki Zirvesinde
aday ülke statüsü verilen Türkiye ile 2005 yılında başlatılan katılım
müzakereleriyle birlikte Avrupa Konseyi tarafından periyodik olarak
çalışmalar yapılmakta, raporlar yayınlanmaktadır.
Raporlar hazırlanırken AB müktesebatına uyum başta olmak üzere birçok konuda
Türkiye’nin izleyeceği yol haritasını etkili bir şekilde yerine getirilmesi
beklenmektedir. Anahtar kavram reform! Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine
getirilmesi ve demokratikleşme, ilerleme kaydetme açısında üzerinde durulan
temel ölçütlerden… Raporlarda genel olarak demokratikleşme; adil yargılama,
terör, Kürt sorunun çözümü, %10’luk seçim barajı, bölgesel ve yerel
demokrasi sorunları, yolsuzluk, ihale mevzuatı, düşünce, vicdan ve din
özgürlüğü konusundaki sınırlar, insan haklarının güçlendirilmesi, kadın ve
çocuklar, sivil toplumun güçlendirilmesi, sosyal sorunlar ve şeffaflık
açısından kilit zorlukların altı çizilmektedir. Ayrıca mevzuat kalitesi ve
kilit mevzuatlar anlamında yapılması gerekenler üzerinde sıkça
durulmaktadır.
sosyalhizmetuzmani.org: Sosyal hizmetler nasıl işleniyor?
Aziz Şeker: 2012’de sosyal hizmetlerin konu edildiği kısımlarda bir takım
yetersizliklere vurgu yapılmaktadır. Örneğin denmektedir ki: Sosyal içermekonusunda
az ilerleme kaydedilmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, tek bir
çatı altında daha etkin sosyal hizmetler sağlanması çalışmalarına devam
etmiştir. Bununla birlikte, sosyal yardım ve yoksulluğun azaltılması için
net bir politika çerçevesi henüz oluşturulmamıştır. Özellikle kırsal kesim
ve çocuklar olmak üzere, ülke nüfusu yüksek yoksulluk riskine maruz kalmaya
devam etmektedir.
Çalışan yoksulluğu sorun olmaya devam etmektedir. Sosyal hizmetler ve kamu
istihdam hizmeti arasındaki bağların güçlendirilmesi gerekmektedir. İlgili
bakanlıklar arasında imzalanan işbirliği protokolü bu yönde atılan olumlu
bir adımdır. Engelliler ve yaşlılar için evde bakım hizmetleri
yaygınlaşmaktadır. Engelli kişilerin istihdam edilebilirliğinin artırılması
sorun olmaya devam etmektedir. Korunmaya muhtaç gruplara ulaşmak için
hedeflenen politikalar da dâhil, politikaları şekillendirme, uygulama,
izleme ve değerlendirme kapasitesinin artırılması gerekmektedir.
Türkiye ile AB arasında sosyal içerme ve sosyal koruma politikaları
hakkındaki politika tartışması devam etmiştir, ancak bu tartışmanın daha
açık bir şekilde yapılandırılması ve geliştirilmesi bir zorunluluktur.
2013’te ise Avrupa Birliği 2013 Türkiye İlerleme raporunun bir önceki
yıllara vurgu yaparcasına demokratikleşme ve göstergelerine büyük önem
verdiği görülmektedir. Sosyal refah ve sosyal hizmetlerle ilgili kısım
aslında 2012’nin bir devamı niteliğinde olup genel olarak şu
değerlendirmeleri kapsamaktadır: Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet
eşitliği ile ilgili yasa ve eylem planlarının uygulamaya konulması
gerektiği, aile içi şiddetle mücadele konusunda ilgili Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının güçlü bir çizgi izlemesinin yanında bununla
birlikte yasaların siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlara dönüştürülmesine
dikkat çekilmektedir.
Zorla evlilikler, kadına karşı şiddet, kadınların siyaset ve istihdamdaki
payı, toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitime erişim gibi konuların Türkiye’nin
en önemli sorunları arasında yer almaya devam ettiği belirtilmekte çocuk
hakları alanında özellikle kızların okulluluk oranının artırılması, okula
devamsızlığın ve erken terklerin önlenmesi gerektiğine dikkat çekilmektedir.
sosyalhizmetuzmani.org: Yurttaşlar için sosyal devlet açısından düşüncenize
kitapta nasıl yer veriyorsunuz?
Aziz Şeker: Devlet, garanti edilmiş bir gelir hakkına ek olarak çeşitli
sosyal risklerle baş etme noktasında asgari bir yaşam standardını
öngörmelidir. Yaşam standardı kavramsallaştırmasından; barınma sorunu,
işsizlik, yoksulluk, yaşlılık, engellilik, sağlık bakım ve eğitim
sisteminden eşit olanaklardan yararlanamama, insan hakları ihlalleri, insan
kaçakçılığı, kültürel ifade, göç vb. çok sayıda sosyal hizmet alanlarında
gereksinim guruplarının insani beklentilerini karşılayacak ve asgari bir
yaşam standardını “insan” oldukları için sağlayacak bir yelpazede yer alan
sosyal olgular anlaşılmaktadır. Son tahlilde insan ve toplum odaklı sosyal
politika araçları doğru işletilebilirse ancak toplumsal koşullardan kaynaklı
eşitsizliklerin ve yoksulluğun elimine edilmesi için taşlar yerine oturmaya
başlar, insanlar üretken ve aktif bireyler/sosyal yurttaşlar olarak
toplumsal yaşama katılabilirler. Böylece birey olarak insan, toplum içinde
nesnel yaşam koşulları açısından mutluluğa ve refaha erişmiş olur.
İstek: Sabev, İmge, Dost, Seçkin, İnsancıl Sahaf vb. internet sitelerinden
temin edilebilir.
|
|
|