Sosyal Hizmet Mesleği

Sosyal Hizmet Alanları

Sosyal Kaynak
Bilgiler

     


 

 Cesur CEYLAN

Sosyal Hizmet Uzmanı
cesurceylan@hotmail.com
cesurceylan@mynet.com 



 Sosyal Hizmet Mesleği ve Sosyal Rehabilitasyon
 

 

01.07.2005 tarihli 5378 sayılı Özürlüler Kanunu ile birlikte o yıllarda sayıları 600’ü geçen özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri yönetimsel olarak Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış, açılış iznini SHÇEK’ten alan kuruluşlara da 2007’nin sonuna kadar süre tanınmıştır. Kanun yürürlüğe girdikten sonrada işleyişi Milli Eğitim Müdürlükleri devralmış ve yeni açılacak kuruluşların işlemlerini yürütmeye başlamıştır. Bu geçiş sürecinde birtakım sıkıntılar yaşanmış ve halende yaşanmaktadır. Bazı illerde ödemeler yapılamamış, çalışanlar sıkıntıya düşmüş, hizmetlerden kimin ne şekilde yararlanacağı konularında soru işaretleri oluşmuştur.

Bu sorunlardan biride personel problemidir şüphesiz. Şöyle ki; kuruluşlar işleyiş bakımından Milli Eğitim Müdürlüklerine geçtikten sonra rehabilitasyon merkezlerin de haliyle öğretmen odaklı kadrolar oluşmuş bu arada özel eğitim mi, özel kurs mu, rehabilitasyon mu kargaşası yaşanmıştır. Okul öncesi öğretmeni veya çocuk gelişim uzmanı, psikolog veya psikolojik danışman, sınıf öğretmeni veya zihinsel engelliler öğretmeni aynı kategoriye konularak hizmet üretilmeye çalışılmakta ve halen aynı şekilde sürmektedir.

Öte yandan RAM’lar devreye girmiş ve her yıl raporların elden geçirilerek yenilenmesi görevi RAM’lara verilmiştir. Parantez içinde ben halen Ram’ın fonksiyonunu anlamış değilim. Doktor raporunu mu sorguluyorlar yoksa doktor raporuna onay mı veriyorlar. Aile önce RAM’a mı yoksa hastaneye mi gidiyor. Her neyse uzun sözün kısası diyelim ki sistem bu şekilde oturdu ve işleyiş harika. Peki ya ailelerin kafasındaki “bizden sonra çocuğumuz ne olacak” düşüncesiyle kim nasıl başa çıkacak ve bu işleyiş içerisinde sosyal rehabilitasyonu kim üstlenecek.

Haddim olmayarak dilim döndüğünce sosyal rehabilitasyon anlamında sosyal hizmet mesleği devreye nasıl girer biraz ondan bahsedeceğim.

Sosyal hizmet mesleği yöntem ve teknikleri bildiğimiz gibi;

-Sosyal Kişisel Çalışma

-Sosyal Grup Çalışması

-Toplum organizasyonu

-Sosyal Hizmet Araştırması’dır

Bu yöntem ve teknikleri sindirmiş, aldığı bilgileri becerisiyle yeteneğe dönüştürmüş bir sosyal hizmet uzmanı sosyal kişisel çalışma yöntemini kullanarak: Öncelikli olarak ailelerle sonraki aşama olarak, zihinsel engelli çocuklar hariç, hizmet alan diğer çocuklar ile çalışma yapabilir. Aile boyutunda, sosyal kişisel çalışma; ailenin ilk günlerde ve daha sonraki aşamalarda yaşadığı/yaşayacağı kızgınlık, öfke, reddetme, pişmanlık, utanma vb olumsuz duygularla baş edebilmeleri amacıyla yapılır. Sosyal kişisel çalışma, sosyal inceleme amaçlı yapılan ev ziyaretleri sırasında uygulanırsa daha geçerli olur.

 Bu sırada düzenlenecek olan sosyal inceleme raporları daha sonra kullanılmak üzere arşiv oluşturulup kurumdan hizmet alan çocuklar ve aileleri hakkında her an psiko-sosyal, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı hakkında dönüp bakmak için kaynak oluşturacak ve gelişimin sağlıklı bir şekilde takip edilmesi bakımından faydalı olacaktır. Ev ziyaretleri sırasında özellikle ailelere sosyal rehabilitasyon vurgulanmalı ve kafalarında ki “bizden sonra çocuğumuz ne olacak” sorusunun cevabı verilmeye çalışılmalıdır.

Bu sorunun cevabının yaşanılan diğer olumsuz duygularla baş ettikten sonra verilebileceği anlatılarak, ilk olarak çocuklarını sosyal ortamlardan uzak tutmamaları belirtilmelidir. (Bilindiği gibi bir çok aile çocuğunun özründen dolayı genelde çocuğuyla birlikte sosyal ortamlara dahil olmaz). Aile ve çocuklarla yapılacak olan sosyal kişisel çalışma sırasında sosyal hizmette güçlendirme yaklaşımından faydalanılarak müracaatçıların güçlü yanları ortaya konulmaya çalışılır ve bunun farkına varması sağlanarak kendisi veya çevresinden kaynaklanan sorunla baş etmesine katkıda bulunulur.

Sosyal grup çalışması; Bu yöntem özürlülük alanında kanımca en geçerli olan yöntemdir. Özellikle aynı ortak sorunu paylaşan bireylerin varolan sorunla baş edebilmeleri açısından. Özetle, kurumdan hizmet alan tüm ailelerin sosyal incelemeleri yapılmış ve kayıtları tutulmuş varsayarsak, bu bilgi ve belgeler doğrultusunda psiko-sosyal, sosyo-ekonomik, eğitim ve kültürel durumları birbirine yakın olan aileler sekizer grup oluşturacak şekilde seçilir. Oluşturulan her grupla en az sekiz seans olmak üzere sosyal grup çalışması planlanır. Sosyal grup çalışmasının ilk seansı tanışma ve kuralların belirlenmesiyle başlayıp, sürecin değerlendirilmesiyle son bulur. Bu süreçte grup lideri ve üyeleri ister hissedilen ortak sorun üzerinde durur ister farklı konular üzerinde durur.

Grup lideri özellikle ortak yaşanılan sorun üzerinde durmak isterse şayet, konu yine çocukların kendi ayakları üzerinde nasıl durabilecekleri, topluma nasıl kazandırılabilecekleri, toplumun bakış açısıyla nasıl baş edileceği vb yönünde olmalıdır. Bu durumda vurgulanması gereken çocukların kesinlikle sosyal izolasyona maruz kalmamalarıdır. Böyle bir grup çalışmasının diğer önemli faydası ise özürlü çocuğa sahip fakat kendini yalnız hisseden anne/babanın düşüncelerinin olumlu yönde değişeceğidir. Yeri gelmişken vurgulamak isterim. Ankara’da sosyal hizmetler il müdürlü binasının altındaki Cafe Down sosyal hizmet uzmanlarının düşünce ve uygulamasıdır.

Benzer proje Çankaya Belediyesi bünyesinde Çengel Cafe olarak geçtiğimiz yıllarda hizmete girmiştir. Bu iki çalışma muhteşem sosyal rehabilitasyon örnekleridir ve bu projeler çocuklarımızın sosyalleşmesi, topluma kazandırılmasını amaçlar. Bilmeyenler için belirtmek isterim ki bu iki projede tamamen engelli çocuk ve gençlere yönelik, işletmesi tamamen kendilerine aittir. İştirakçileri ise diğer sosyal mekanlarda olduğu gibi sen, ben, öteki, berikidir.

Toplum organizasyonu; Bu yöntemden, bu alanda şu şekilde faydalanabiliriz. Sosyal hizmet mesleği ilkelerinden ve Aliye Mavili AKTAŞ hocamızın sürekli vurguladığı “çevre kaynaklarla doludur kaynakları harekete geçirin” tekniği ve toplum organizasyonu bir arada ele alınarak hizmet verdiğimiz kurumda çocuklarımızın masrafsız bir şekilde sinema, tiyatro, gezi, piknik, spor faaliyetleri vb aklınıza ne gelirse toplumla iç içe olmaları yönünde organizasyonlar düzenlenir, toplumumuzda yaşayan bireylerin, sayısı hiçte azımsanmayacak kadar çok olan engelli çocuk ve gençlerimizi görmesini, çocuklarımızın da sosyal hayatı ve toplumu tanımasını sağlayabiliriz.

Sosyal hizmet araştırması: Yukarda sıraladığımız tüm bu çalışmalar yapılmadan önce bu yöntem kullanılarak; ailelerin kurumdan beklentileri ve yaşadıkları sorunlara ilişkin küçük çaplı bir araştırma yapılarak, sosyal rehabilitasyon programları bu yönde sekilendirilip uygulanmalıdır. Şöyle ki araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlayacağımız veri toplama aracı ile bunu yapabiliriz. Veri analizi ve çözümlemesi de yaptıktan sonra daha isabetli tercihler yapılacaktır diye düşünüyorum. Bu sorun alanına ilişkin yapılan araştırmalardan da faydalanılabileceği gibi kurumdan hizmet alanlara yönelik bir araştırma yapılması daha spesifik sorunları ortaya koyması bakımından önemlidir.

Şöyle ki büyük metropol illerde bu sorunu yaşayan ailelerin önceliği çocuğunun kendi ayakları üzerinde durur hale gelmesiyken, bazı il ve ilçelerimizde “bu çocuk ne okur ne yazar hiçbir ilerleme olmaz” düşüncesi hakimdir. Son olarak tüm yöntem ve teknikler uygulandıktan sonra beklentilerin ne düzeyde karşılandığı yönünde bir sosyal hizmet araştırması daha yapılarak zincirin halkaları tamamlanır. Kabaca rehabilitasyon alanında sosyal hizmet mesleğinin fonksiyonu bu şekilde özetlenirken tüm bu süreçte diğer meslek elemanlarının bilgi, beceri ve uygulamalarından ekip anlayışı çerçevesinde faydalanılmalıdır.

Sonuç olarak sosyal hizmet mesleği yöntem ve teknikleri özürlülük alanında da başarıyla uygulanabilir. Sosyal sorunlar çerçevesinde, sosyal hizmet mesleği yöntem ve teknikleri alana özel uygulamalarla mikro-mezzo-makro düzeylerde tüm sosyal sorunlarla baş etme amacıyla uygulanıp olumlu sonuçlar elde edilebilir. Diğer yandan sosyal hizmet uzmanları bu alandan, tabiri caizse, dışlanmıştır. Bunu yapanların elbet vardır bir bildikleri diye düşünüyorum fakat yukarda sıraladıklarımı kim yapacak açıkçası onu da çok merak ediyorum. Sanılıyor ki engelli çocuğa A-B-C yi öğretip renkleri kavratınca görev ve sorumluluk bitmiş oluyor. Hatta kazanılan paralar hak edilmiş oluyor. Bravo size ve eğitim anlayışınıza ayakta alkışlıyorum hepinizi. 

 
 
 



Yasal Uyarı , Gizlilik Beyanı ve Künye  

sosyalhizmetuzmani.org © Bütün hakları saklıdır.